Büyük Taklit Mercii
   Hayat Öyküsü
   Eserleri
   Ahkam ve Fetvalar
   Mesajlar
   Gençler İçin İlmihal
   Resimler
   Soru ve Cevaplar
   Alimlerin Hayat
   Vucuhat hakkında

   E-Mail Listing:


 
Back Index Next

 M. 268-Namazı değeri olmayan küçük dünya mallarını korumak  için bozmak mekruhtur.

M. 269-Namazda, yüzünü sağa veya sola çevirmek, gözleri yummak veya sağa sola kaydırmak, eliyle ve sakalı ile oynamak, parmaklarını birbirine geçirmek, tükürmek, Kur'an, kitap veya yüzüğün yazısına bakmak, fatiha ve süre okurken yada zikir söylerken birisinin sesini duyabilmek için sessiz kalmak, kısaca huzu veya huşuyu bozacak her şey mekruhtur.

EZAN VE İKAMETİN TERCÜMESİ

Allah-u Ekber: Allah-u Teala vasfedilmeyecek derecede büyüktür.

Eşhedu en la-ilahe illellah: Şehadet ederim ki tek ve eşsiz olan Allah'tan başka tapılmaya layık ilah yoktur.

Eşhedu enne Muhammeden Rasulullah: Şehadet ederim ki Abdullah oğlu Hazret-i Muhammed (s.a.a) Allah tarafından gönderilmiş peygamberdir.

Eşhedu enne Emirel Müminin Aliyyen veliyullah: Şahadet ederim ki Hazret-i Ali (a.s) Peygamberden sonra Allah’ın velisi ve hüccetidir. .

Hayye ales-selah: Acele edin namaza

Hayye alel-felah: Acele edin kurtuluşa

Hayye alâ hayr'il amel: Yani bütün işlerin en hayırlısı olana acele edin.

Kad kamet'is-sallah: Namaz başlamak üzeredir.

Allah-u Ekber: Allah vasfedilmeyecek kadar büyüktür.

La ilahe illallah: Tek ve eşsiz olan Allah'tan başka ibadete layık ilah yoktur.

NAMAZIN TERCÜMESİ

İftitah tekbiri: Allah-u Ekber: Allah herkes ve her şeyden büyüktür.

Fatiha Suresinin Tercümesi:

Bismillahirrahmanirrahim: Dünyada mümin ve kafire merhamet eden ve ahirette yalnızca mümine merhamet eden Allah'ın adıyla başlıyorum.

Elhemdulillahi rabbil alemin: Hamd, bütün varlıkları terbiye eden Allah'a mahsustur.

Er Rahmanirrahim: Dünyada mümin ve kafire, ahirette ise mümine merhamet eder.

Maliki yevmiddin: Kıyamet gününün ihtiyar sahibi ve malikidir.

İyyake na’budu ve iyyake nestein: Yalnız sana ibadet eder ve yalnız senden yardım dileriz.

İhdinassiratal mustakim: Bizi doğru yola (İslam dinine) hidayet et.

Sıratellezine en’amte aleyhim: Kendilerine nimet verilen (Peygamber ve peygamberin yerine oturanlar)yoluna

Gayril mağzubi aleyhim velazzalin: Gazap ettiklerinin ve yolunu şaşırmışların yoluna değil.

İhlas Suresinin Tercümesi:

Bismillahirahmanirrahim

Gul Huvellahu ehed: De ki: (Ey Muhammed) O Allah tektir.

Allah-us samed: Allah her şeyden müstağnidir.

Lem yelid ve lem yuled: O, doğurmamış ve doğrulmamıştır.

Ve lem yekun lehu kufüven ehed: Hiç bir şey O'na denk değildir.

Ruku Zikri:

Subhane rabbiyel azimi ve bi hamdih: Benim büyük rabbim, her türlü kusur ve noksanlıktan pak ve münezzehtir ve ben, O'na hamd etmekteyim.

Secde Zikri:

Subhane rabbiyel ala ve bihamdih: Benim herşeyden yüce olan rabbim her türlü kusur ve noksanlıktan münezzehtir ve ben O'na hamd etmekteyim.

Tesbihat-ı Erbaa'nın Tercümesi:

Subhanellallahi vel hemdu lillahi ve la ilahe illallahu vallahu Ekber: Allah pak ve münezzehtir. Bütün hamtlar Allah Teala'ya mahsustur. Bir tek olan Allah'tan başka (kulluğa layık) ilah yoktur. O, tavsif edenlerin tavsifinden yücedir.

Teşehhüd ve Selam'ın Tercümesi:

Elhamdu lillah Eşhedu en la ilahe illallahu vehdehu la şeriykeleh

Hamd Allah'a mahsustur ve şehadet ederim ki bir tek olan Allah'tan başka kulluğa layık bir ilah yoktur ve O'nun ortağı yoktur.

Ve eşhedu enne Muhammeden abduhu ve rasuluh: Muhammed (s.a.a)'in O'nun kulu ve resulü olduğuna şehadet ederim.

Allahumme salli ala Muhammedin ve al-i Muhammed:

Allah'ım! Muhammed'e ve al-i Muhammed'e rahmet gönder.

Esselamu aleyke eyyuhen nebiyyu ve rahmetullahi ve berakatuh: Ey Allah'ın Nebisi, selam ve Allah'ın rahmet ve bereketi senin üzerine olsun.

Esselamu aleyna ve ala ibadillahis salihin: Bizlerin (Namaz kılanların) ve Allah'ın iyi kullarının üzerine alemlerin Rabbinden selam olsun.

Esselamu aleykum ve rehmetullahi ve berekatuh: Allah'ın selam, rahmet ve bereketi siz (müminlerin) üzerine olsun.

NAMAZDA ŞÜPHELER

Namaz kılan bir insan bazen namazı oluşturan amelleri yerine getirip, getirmediği konusunda şüpheye düşebilir. Mesela, teşehhüt okuyup okumadığını veya bir sefer mi yoksa iki sefer mi secde yerine getirdiğini bilmez ya da bazen de kıldığı rekatların sayısında şüphe edebilir mesela üçüncü mü, yoksa dördüncü mü, rekatla meşgul olduğunu bilmez.

Namazda şüphe için mahsus hükümler vardır onların hepsini açıklamak bu kitabın sınırları dışındadır ama kısaca şüphenin kısımlarına ve her birinin ahkamına deyineceğiz.

Namazın Cüzlerinde Şüphe:

M. 270-Eğer namaz kılan birisi namazdayken, namazın farzlarından birini yapıp yapmadığına dair şüphe ederse eğer ondan sonra yapılması gereken işe başlamamışsa, şüpheye düştüğü şeyi yerine getirmelidir; eğer ondan sonra yapılması gereken işe başlamışsa şüphesine itina etmemeli namazını bitirmelidir ve namazı sahihtir.

M. 271- Eğer namazın bir cüzünü yerine getirdikten sonra onun doğru olup olmadığında şüphe ederse, cüzü doğru veya yanlış yerine getirdiğini bilmez ise kendi şüphesine itina etmemelidir; yani onu doğru olarak yerine getirdiğine kanaat edip namazına devam etmelidir.

Namazı Batıl Eden Şüpheler:

M. 272- Sabah namazı gibi iki rekatlı ya da akşam namazının rekat sayısında şüphe edilirse namaz batıldır.

M. 273- Eğer bir veya birden fazla rekatlarda şek ederse, mesela bir ve iki veya bir ve üç, namaz batıldır.

M. 274- Namazda kaç rekat kıldığını bilmez ise namaz batıl olur.

M. 275- İnsan, namazı batıl eden bir şüphe ile karşılaşınca namazı kısa bir süre düşünmelidir ama aklına bir şey gelmeyip, şüphesinde sabitleşirse namazı bozup, tekrar başlamalıdır.

M. 276- İtina Edilmemesi Gereken Şüpheler:

       ● Namazın selamından sonra şüphe

       ● Namazın vakti geçtikten sonra şüphe

       ● Cemaat namazında şüphe

       ● Müstehap namazlarda şüphe

M. 277- Şüphenin çok olan kısmı namazı batıl ediyorsa az olana karar vermelidir. Mesela, eğer sabah namazının sünnetinde iki rekat mı, üç rekat mı kıldığında şüphe ederse, iki rekat kıldığına karar vermelidir. Eğer şüphenin çok olan kısmı namazı batıl etmiyorsa, mesela, bir rekat mı iki rekat mı kıldığında şüphe ederse , şüphenin hangi tarafına göre amel ederse etsin namazı sahihtir.

M. 278- Eğer cemaat imamı namazın rekatlarının sayısında şüphe ederse,ama memumun şüphesi yoksa ve cemaat imamına kaçıncı rekatta olduğunu anlatabilirse, cemaat imamı şüphesine itina etmemelidir. Aynı şekilde memum şüphe ederse ama imamın şüphesi olmazsa, cemaat imamın namazını kıldığı gibi o da namazını kılmalıdır ve namazı doğrudur..

M. 279- Namazın selamından sonra, namazın sahih olup olmadığına dair şüphe etse; mesela, rüku yapıp yapmadığında veya dört rekatlı bir namazın selamından sonra dört rekat mı, beş rekat mı kıldığında şüphe etse şüphesine itina etmemelidir.

Fakat eğer şüphesinin her iki tarafı da batılsa, mesela, dört rekatlı namazın selamından sonra, üç rekat mı beş rekat mı kıldığına dair şüpheye düşerse namazı batıldır.

M. 280- Namazın vakti geçtikten sonra, namazı kılıp kılmadığından şüphe ederse veya kılmadığını zannederse, şüphesine itina etmemelidir; ama vakit geçmeden önce namazı kılıp kılmadığından şüphe ederse veya kılmadığını zannederse, o namazı kılmalıdır. Hatta kıldığını bile zannetse yine kılmalıdır.

İHTİYAT NAMAZI

M. 281-Bazı durumlarda ihtiyat namazı farz olur, mesela üç ve dört rekat arasında şüphe edilirse namazın selamından sonra namazı batıl edecek herhangi bir iş yapmadan, ayağa kalkarak ezan ve ikame söylemeden Allahu Ekber diyerek ihtiyat namazını kılmalıdır.

M. 282-İhtiyat namazının diğer namazlardan farkı:

             İhtiyat namazının niyeti dille söylenmemelidir.

             Süre ve kunut yoktur.

             Alcak sesle okunmalıdır ve farz olan ihtiyata göre “Bismillah” da alçak sesle okunmalıdır.  

M. 283- Eğer bir rekat ihtiyat namazı kılması farz ise, iki secdeden sonra teşehhüdü okuyup selam vermelidir eğer iki rekat ihtiyat namazı farz olmuş ise,birinci rekattan sonra teşehhüt ve selam okunmamalıdır.Allahu Ekber demeden bir rekat daha kılarak, ikinci rekatın sonunda teşehhüt okuyup, selam vermelidir.

SEHİV SECDESİNİN USULÜ

M. 284- Dört ve beşinci rekat arasındaki şüphe gibi sehiv secdesinin vacip olduğu yerlerde, oturarak namazın selamından hemen sonra sehiv secdesine niyet edip, secdeye giderek: "Bismillahi ve billahi ve sallallahu ala muhammedin ve alih" veya: "Bismillahi ve billahi Allahumme salli ala muhammedin ve al-i Muhammed."demelidir. Fakat şöyle demesi daha iyidir: "Bismillahi ve billahi es-selamu aleyke eyyuhennebiyyu ve rehmetullahi ve beraketuh" daha sonra oturup tekrar secdeye giderek yukarıdaki zikirlerden birini söyleyip oturarak teşehhüt ve selamı okumalıdır.

YOLCU NAMAZI

M. 285- İnsan yolculukta 4 rekatlık namazları iki rekat kılmalıdır. Bu yolculuk 8 fersah mesafeden az olmamalıdır. (şer'i 8 fersah 45 km hududundadır.)

M. 286- Eğer bir yolcu namazını tam olarak kıldığı yerden örneğin vatanından, 4 fersahlık yol gidip , 4 fersahlık da geri dönerse, bu yolculukta namazını saferi kılmalıdır.

M. 287- Yolculuğa çıkan bir kimse namazını bulunduğu yerden en az oranın ezanını işitmeyecek veya o şehrin duvarlarını görmeyecek kadar uzaklaştıktan sonra namazını seferi kılmalıdır ama eğer bu miktar uzaklaşmadan namaz kılmak isterse namazını tam kılmalıdır.

M. 288-Gideceği yerin birisi sekiz fersah veya daha fazla ve diğeri sekiz fersahtan az iki yolu olan yolcu, eğer sekiz fersahlık yoldan giderse namazını seferi kılmalı ama sekiz fersahtan az olan yoldan giderse namazını tam kılmalıdır; mesela vatanından iki yolu olan bir köye gidiyorsa, yolun biri dört fersah ve diğeri üç fersah ise eğer birinci yoldan (dört fersah)gider ve aynı yoldan dönerse, namazı yol arasında ve o köyde seferidir. Lakin eğer bu yoldan gider ve diğer yoldan (üç fersahlık)dönerse veya ikinci yoldan (üç fersahlık) gider ve aynı yoldan dönerse yolculuğunun toplamı sekiz fersahtan az olduğu için yol arasında ve o köyde namazını tam kılmalıdır.

M. 289-Aşağıdaki durumlarda yolculukta namaz tam olarak kılınır:

       1-Sekiz fersah gitmeden kendi vatanından geçer veya bir yerde on gün kalırsa

       2-İlk baştan sekiz fersah yolculuk yapma niyeti olmaz ve kasıtsız olarak bu mesafeyi giderse, mesela, kaybolan birisinin arkasından giden  kimse gibi.

       3-Yola çıktığında yolculuktan vazgeçerse ; yani dört fersah olmadangitmekten vazgeçerse

       4-İşi yolculuk olan kimse, tren makinisti, şehirlerarası otobüs şoförü, pilot ve gemi kaptanı gibi

       5-Yolculuğu haram bir iş için olan, anne ve babaya eziyet olabilecek yolculuk gibi

M. 290- İşi yolculukta olan şahıslar; öğrenciler gibi tahsil için diğer şehre gidip genellikle hafta sonu vatanına dönenler, öğretmenler, memurlar veya işçiler ki her gün işleri dolayısıyla vatanlarından şer'i mesafe miktarınca gidip akşam dönenlerin, farz olan ihtiyata göre namazları seferi olup oruçlarıda sahih değildir. Ancak çalışma mahallerinde on gün kalmayı kastederlerse.

M. 291- Bu mekanlarda namaz tamdır:

       ● Vatanda

       ● On gün kalma kastinin olduğu yerde

       ● Otuz gün tereddütle kaldığı, yani kalıp veya gideceği belli olmayan ve otuz gün bu şekilde kalıp herhangi bir yere gitmeyen bir insan, bu halde otuz gün sonra namazını tam kılmalıdır.

Vatan Neresidir?

M. 292- Vatan insanın, orada ikamet etmesi ve yaşaması için seçtiği yerdir. İster orada dünyaya gelmiş olsun ve anne-babasının vatanı olsun, isterse kendisi orayı ikamet etmek ve yaşamak için seçmiş olsun.

M. 293- Evlat ailesinden ayrılmadığı sürece eğer anne ve babasıyla onların vatanında yaşıyorsa baba ve annenin vatanı orada dünyaya gelmemiş olsa bile onunda vatanı sayılır. Ama ailesinden ayrıldıktan sonra, eğer başka bir yeri sürekli yaşamı için seçerse orası onun vatanı olur. Örneğin İstanbullu olan anne ve baba ile evlatları da onlarla birlikte İstanbul’da yaşamaktadır. İstanbul baba ve annenin vatanı olduğundan evlat içinde vatan hükmündedir ve eğer İstanbul’a gidecek olursa namazını orada tam kılmalıdır. Ama eğer onların evladı başka bir şehirde yaşar ve asla anne ve babasıyla İstanbul’da yaşamamış ise İstanbul o çocuğun vatanı sayılmaz.

M. 294- İnsanın  vatanından ayrı bir yerde sürekli yaşama niyeti olmazsa orası onun vatanı sayılmaz.

M. 295-Asıl vatanı olmayan bir yerde bir müddet kalıp başka bir yere gitmeyi kasteden kimsenin kaldığı o yer vatan olarak sayılmaz; tahsil için bir müddet bir şehirde kalan öğrenci gibi.

M. 296- Eğer insan sürekli kalma veya gitme kasti olmadan, halkın onu oranın ahalisinden sayacakları kadar bir yerde kalan kimse için orası vatan hükmündedir.

 M. 297- Eğer önceden vatanı olan ve şimdi terkettiği, yani bir daha orada yaşamama ve oraya geri dönmeme kararı aldığı yere giderse  kendisi için başka bir vatan seçmiş olmasa bile orada namazını tam olarak kılamaz.

 M. 298- Vatanına dönen bir yolcu, vatanının duvarını veya ezan sesini işitebileceği bir yere varınca namazı tam kılması gerekir.

On gün kalmaya niyet etmek:

M. 299- On gün bir yerde kalmaya niyet eden bir yolcu on günden fazla orada kalacak olursa, yolculuk etmediği sürece namazını tam kılmalıdır. Tekrar on gün kalmaya kastetmesi gerekmez.

Back Index Next