|
|||||||||||||||||||||
|
m. 310- kendisinden peş peşe gâit çıkan kimse namazı bir miktarını abdestli kılabilirce her defasında abdestini yenilemelidir, bu işi zor oluncaya kadar sürdürmelidir. m. 311- bevli peş peşe gelen bir kimseden, iki namaz arasında idrar damlası gelmezse bir abdestle iki namazı kılabilir; namaz esnasında çıkan damlaların sakıncası yoktur. m. 312- namazın hiçbir kısmını abdestli kılamayacak kadar idrar veya gâiti peş peşe gelen kimse, kendi isteğiyle idrar veya gâit etmedikçe ya da abdesti batıl eden başka bir şeyle karşılaşmadıkça, bir abdestle birkaç namaz kılabilir. m. 313- bir hastalık nedeniyle yel çıkmasına engel olamayan kimse, gâtini ِnleyemeyen kimse gibi amel etmelidir. m. 314- kendisinden peş peşe gâit gelen kimse, her namaz için abdest alıp hemen namaza başlamalıdır; ama unutulan secde, teşehhüt ve ihtiyat namazı gibi namazdan sonra yapılması gereken şeyleri namazın peşinden hemen yerine getirirse onlar için abdest alması gerekmez. m. 315- bevli damla damla dِkülen kimse, namaz için, içinde pamuk veya başka bir şey olan ve bevlinin başka yerlere ulaşmasını ِnleyen bir keseyle kendisini korumalıdır ve ihtiyaten farz olarak her namazdan ِnce necis olan idrar mahallini yıkamalıdır. yine gâit inin dışarı çıkmasını ِnleyemeyen kimse, mümkün olduğu takdirde namaz süresince gâit inin başka yerlere ulaşmasını ِnlemelidir. eğer meşakkat olmazsa her namaz için gâitin mahallini yıkaması ihtiyaten farzdır. m. 316- idrar ve gâit inin dışarı çıkmasını ضnleyemeyen bir kimse, mümkün olduğu takdirde, namaz süresince masrafı bile gerektirse idrar ve gâitin dışarı çıkmasını ِnlemelidir. eğer hastalığı kolay tedavi edilebiliyorsa kendisini tedavi ettirmesi ihtiyaten farzdır. m. 317- idrar ve gâit inin dışarı çıkmasını ِnleyemeyen kimse, hastalığı zamanında vazifesi gereği kıldığı namazları, hastalıktan kurtulduktan sonra kaza etmesi gerekmez. ama namaz vakti geçmeden hastalığı iyileşirse, o vakitte kıldığı namazı yeniden kılmalıdır. abdest almayi gerektiren Şeylerm. 318- altı şey için abdest almak farzdır: 1- cenaze namazı dışındaki farz namazlar için. 2- unutulmuş secde ve teşehhüt için; eğer onlarla namaz arasında -idrar yapmak gibi- abdesti bozan bir şey meydana gelmişse. 3- kabe’nin farz tavafı için. 4- abdest almayı nezreder, ahdeder veya yemin ederse. 5- bedeninden bir kısmını kuran’ın yazısına değdirmeyi nezir etmişse. 6- necis olmuş kuran’ı yıkamak için veya tuvalet ve benzeri bir yere düşen kuran’ı çıkarmak için yazısına elini veya bedenin başka bir yerini sürmek zorunda olursa. ama abdest alacak kadar gecikmesi kuran’a saygısızlık olacaksa, abdest almadan kuran’ı tuvalet ve benzeri yerden çıkarmalı veya necis olmuşsa (abdest almadan) yıkamalıdır ve mümkün olduğu kadar kuran'ın yazılarına elini sürmekten kaçınmalıdır. m. 319- kuran’a dokunmak (yani bedeninden bir yeri kuran'ın yazısına değdirmek) abdesti olmayan kimse için haramdır; ama, kuran'ın türkçe ye veya başka bir dile yapılmış tercümesine dokunmanın sakıncası yoktur. m. 320- çocukların ve delilerin kuran yazısına dokunmasını ِnlemek farz değildir; ama onların kuran'a dokunması saygısızlık olursa onlara engel olmak gerekir. m. 321- abdesti olmayan kimsenin, hangi dille yazılmış olursa olsun allah-u teala'nın ismine dokunmaması daha iyidir. m. 322- namazın vaktinden ِnce, abdestli olmak kastıyla abdest alırsa veya guslederse sahihtir ve namaz vakti yaklaştığında da namaza hazırlanmak kastiyle abdest alırsa sakıncası yoktur. m. 323- vaktin girdiğine yakin ederek farz abdest niyeti eder ve abdestten sonra vaktin girmediğini anlarsa abdesti sahihtir. m. 324- cenaze namazı, kabir ehlini ziyaret, camiye gitmek ve imamların (aleyhimüsselam) ziyaretgâhlarına gitmek için abdest almak müstehaptır. yine yanında kuran taşımak, onu okuyup yazmak, kuran’ın haşiyesine (kenarına) dokunmak ve uyumak için abdest almak müstehaptır. yine abdesti olan kimsenin yeniden abdest alması da müstehaptır. bu işlerden biri için abdest alan kimse abdestle yapılması gereken her işi yapabilir; mesela, o abdestle namaz kılabilir. abdesti bozan Şeylerm. 325- yedi şey abdesti bozar: 1- idrar. 2- gâit. 3- mide ve bağırsaktan gelip makattan dışarı çıkan yol. 4- gِzün gِrmeyeceği kulağın işitmeyeceği kadar uyku, ama gِz gِrmez kulak işitirse abdest bozulmaz. 5- delilik, sarhoşluk ve baygınlık gibi aklın fonksiyonunu yitirici şeyler. 6- ilerde sِylenecek olan kadının istihaze halleri. 7- guslü gerektiren şeyler cünüplük gibi.- cebire abdestinin hükümlerikırık ve yaraların sarıldığı şeylere, yara ve benzeri şeyler üzerine konulan ilaçlara cebire denir. m. 326- abdest uzuvlarından birinde yara, çıban veya kınk olursa; eğer onun üzeri açık olur ve su da ona zarar vermezse normal şekilde abdest alınmalıdır. m. 327- yara, çıban veya kırıklık yüzde veya kollarda olur, onun üstü açık olur, üzerine su değdirmek de zarar verirse; onun etrafı yıkanmalıdır, ama ıslak eli üzerinden çekmek zarar vermezse ıslak eli üzerine çekmek ihtiyattır. sonra temiz bir bezi onun üzerine koyup ıslak eli onun üzerinden de çeksin. bu kadarı da zararlı olursa veya yara necis olur ve yıkanamazsa, yaranın etrafı abdestte sِylenildiği gibi yukarıdan aşağıya yıkanmalıdır. ihtiyaten farz olarak hasta halinde yerine getirmek istediği son farizada teyemmüm de yapmalıdır. m. 328- yara, çıban veya kırıklık başın ِnünde veya ayakların üzerinde olur ve üzeri de açık olursa, eğer onu meshedemezse üzerine temiz bir bez koyup bezin üzerinden elde kalan abdest suyu ıslaklığıyla meshetmelidir. eğer bez koymak mümkün olmazsa meshetmesi gerekmez. ama abdestten sonra teyemmüm de yapmalıdır. m. 329- yara, çıban ve kırığın üzeri bağlı ise eğer açmak mümkün olur, zahmet ve meşakkati de olmaz ve su da ona zarar vermezse, yara ve benzeri ister yüz ve ellerde olsun ve ister başın ِn kısmı ve ayakların üzerinde olsun onun üzerini açıp abdest almalıdır. m. 330- yara, çıban ve kırık yüzde veya kollarda olur ve üzeri de açılabilirse, eğer üzerine su dِkmenin zararı olur, ama ıslak eli üzerine çekmenin zararı olmazsa ıslak eli üzerine çekmek farzdır m. 331- yaranın üzeri açılmaz ama yara ve üzerine konulan şey temiz olur ve yaraya su ulaştırmak mümkün olur; zarar, zahmet ve meşakkati de olmazsa suyu yara üzerine ulaştırmak gerekir. eğer yara veya üzerine konulan şey necis ise bu durumda onu yıkamak ve yaranın üzerine suyu ulaştırmak zahmet ve meşakkati olmaksızın mümkün olursa onu yıkamalıdır ve abdest alırken suyu yaraya ulaştırmalıdır. suyun yaraya zararlı olduğu veya yaranın üzerine suyu ulaştırmanın mümkün olmadığı hallerde ya da yara necis olur ve yıkanamazsa, yaranın etrafını abdestte sِylendiği şekilde yıkamalıdır ve eğer cebire temiz ise onun üzerinden meshetmeli, eğer cebire necis ise veya üzerinden ıslak eli çekemezse, mesela; ele yapışan bir ilaç olursa, temiz bir bezi cebirenin bir parçası sayılacak şekilde onun üzerine koyup ıslak eli onun üzerinden çekmelidir ve eğer bu da mümkün olmazsa ihtiyaten farz olarak abdest almalı ve teyemmüm de yapmalıdır. m. 332- cebire, yüzün hepsini veya kollardan birinin tamamını kapatmışsa, yine de cebire hükmü uygulanır ve cebire abdesti yeterlidir. ama abdest uzuvlarının büyük bir bِlümünü kapatmışsa, cebire hükmü uygulanmaz ve teyemmüm yapmalıdır. m. 333- cebire, bütün abdest uzuvlarını kapsarsa teyemmüm etmelidir. m. 334- elinin içinde ve parmaklarında cebire olan kimse, abdest zamanı, ıslak eli onun üzerinden çekmişse, aynı ıslaklıkla başı ve ayağı da meshedebilir veya diğer abdest uzuvlarından ıslaklık alabilir. m. 335- cebire, ayak üzerinin hepsini tamamen kapatmış ama parmakların olduğu taraftan ve ayağın üst tarafından bir miktar açık kalmışsa, açık olan yerlerde ayak üzerini ve cebire olan yerlerde cebire üzerini meshetmelidir. m. 336- yüzde veya ellerde birkaç tane cebire olursa, onların arasını yıkamalıdır. eğer cebireler başta veya ayaklar üzerinde olursa onların arasını meshetmelidir. cebire olan yerlerde de cebire hükümlerine gِre amel etmelidir. m. 337- cebire, yaranın etrafını normalden fazla kapatmışsa ve onu kaldırmak da mümkün olmazsa, cebire hükümlerine gِre amel etmelidir ve ihtiyaten teyemmüm de yapmalıdır. eğer cebirenin kaldırılması mümkün olursa, cebireyi kaldırmalıdır. o halde eğer yara, yüzde ve kollardaysa onun etrafını yıkamalı, eğer baş ve ayaklar üzerindeyse, onun etrafını meshetmeli ve yaranın bulunduğu yer için de cebire hükümlerine gِre amel etmelidir. m. 338- abdest yerinde yara, cerahat ve kırıklık olmaz, başka bîr sebep yüzünden su, yüz ve kolların tamamı için zararlı olursa, teyemmüm etmelidir; ve ihtiyaten farz olarak eğer yüzün ve kolların bir kısmı için zararlı olursa onun etrafını yıkamalı ve teyemmüm de yapmalıdır. m. 339- abdest uzuvlarından birinin bir yerini kesmiş olur ve onu yıkayamazsa veya su onun için zararlı olursa üzeri sanlı ise, cebire hükümlerine gِre amel etmelidir, eğer üzeri açıksa onun etrafını yıkadıktan sonra ihtiyaten farz olarak onun üzerine parça koymalı ve elin ıslaklığıyla onun üzerine çekmelidir. m. 340- abdest veya gusül yerine bir şey yapışmış otur ve kaldırması mümkün olmazsa veya dayanılmayacak kadar meşakkatli olursa, cebire hükümlerine gِre amel etmelidir. m. 341- cebire guslü, cebire abdesti gibidir, ama; ihtiyaten farz olarak onun irtimasi değil, tertiple yerine getirilmesi gerekir. m. 342- vazifesi teyemmüm olan birisinin teyemmüm yerlerinin bazısında yara, çıban veya kırıklık otursa, cebire abdestinin hükümlerine gِre cebire teyemmümü yapmalıdır. m. 343- cebire abdesti veya cebire guslüyle namaz kılması gereken kimse; mazeretinin, vaktin sonuna kadar giderilmeyeceğini bilmesi halinde, vaktin evvelinde namaz kılabilir, ama vaktin sonuna kadar mazeretinin giderileceğini ümit ederse, ihtiyaten farz olarak beklemelidir, eğer mazereti giderilmezse, vaktin sonunda namazı cebire abdesti veya cebire guslü ile yerine getirir. m. 344- insan, gِzünde olan bir hastalık nedeniyle kipliklerini kapatmışsa cebire abdesti ve cebire guslü yapmalıdır. m. 345- vazifesinin teyemmüm mü, yoksa cebire abdesti mi olduğunu bitmeyen kimse, ihtiyaten farz olarak her ikisini de yapmalıdır. m. 346- insanın, cebire abdestiyle kıldığı namazlar sahihtir ve ضzrü bertaraf olduktan sonra, sonraki namazları için de abdest almamalıdır (cebire abdestiyle kılmalıdır), ama; üzerine düşen gِrevin cebire mi, yoksa teyemmüm mü olduğunu bilmediği için her ikisini de yerine getirmişse, sonraki namazları için abdest alması gerekir. farz gusüllerfarz gusüller yedi tanedir: 1-cenabet guslü. 2-hayız guslü. 3-nifas guslü. 4-istîhaze guslü. 5-ِlüye dokunma guslü. 6-ِlü guslü. 7-nezir, yemin ve benzeri şeyler nedeniyle farz olan gusül. cenabet hükümlerim. 347- însan, iki yolla cünüp olur: 1- cinsi münasebetle. 2- meni gelmesiyle: ister uykuda olsun, ister uyanık; az olsun veya çok olsun; şehvetle olsun veya şehvetsiz; ihtiyari olsun veya gayri ihtiyarî. m. 348- insandan bir ıslaklık gelir ve meni mi, idrar mı veya bunlardan başka bir şey mi olduğunu bilmezse; eğer şehvetle ve sıçrayarak dışarı çıkmış ve onun dışarı çakmasından sonra beden gevşemişse o ıslaklık meni hükmündedir; eğer bu üç ِzellikten hiçbiri veya bunlardan bazısı olmazsa, meni hükmünde değildir. ama kadın ve hastalarda o suyun sıçrayarak çıkması gerekli değil, eğer şehvetle dışarı çıkarsa meni hükmündedir ve bedeninin gevşemesi de gerekmez. m. 349- meni çıktıktan sonra idrar yapmak müstehaptır. idrar yapmaz da gusülden sonra, meni mi, yoksa başka bir ıslaklık mı olduğunu bilmediği bir rutubet çıkarsa, meni hükmündedir. m. 350- insan cinsî temasta bulunursa, sünnet yeri kadar veya daha fazla dahil olsa, kadına olsun veya erkeğe, ِnden olsun veya arkadan, buluğa ermiş olsunlar veya ermemiş olsunlar meni çıkmasa bile, her ikisi de cünüp olur. m. 351- sünnet yerine kadar dahil olup olmadığında şek ederse, gusül farz olmaz. m. 352- eğer "ne'uzübillah" bir hayvanı vatyederse, yani onunla ilişkide bulunursa ve ondan meni gelirse yalnızca gusül kâfidir. eğer meni gelmezse, vatydan ِnce abdesti vardıysa yine yalnızca gusül kafidir; eğer abdesti yoktuysa ihtiyaten farz olarak gusletmeli ve abdest de almalı. m. 353- meni, kendi yerinden hareket eder de dışarı çakmazsa veya meninin dışarı çıkıp çıkmadığında insan şek ederse, gusül farz olmaz. m. 354- gusül yapamayan, ama teyemmüm edebilecek durumda olan bir kimsenin, namaz vakti girdikten sonra, sebepsiz olarak kendi karısıyla ilişkide bulunması sakıncalıdır, ama zevk için veya kendisine yِnelik bir korkudan dolayı yaparsa sakınca yoktur. m. 355- kendi elbisesinde meni gِrür, kendisinden olduğunu ve onun için gusletmediğini bilirse, gusletmelidir ve meninin gelmesinden sonra kıldığına yakın ettiği namazları da kaza etmelidir. ama meni dışarı çıktıktan sonra kıldığına ihtimal verdiği namazları kaza etmesi gerekmez. cünüp kimseye haram olan Şeylerm. 356- beş şey cünüp olana haramdır: 1- bedenînin bir yerini kuran yazısına veya allah'ın ismine ve ihtiyaten farz olarak allah'ın ismi hükmünde olan peygamberler ve imamların (aleyhimüsselam) isimlerine değdirmek. 2- mescid'ül-haram'a ve peygamber sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem mescidine gitmek; bir kapıdan girip diğer bir kapıdan çıksa bile. 3- diğer camilerde durmak, ama eğer bir kapıdan girer diğer kapıdan çıkarsa veya bir şey almak için girerse sakıncası yoktur. ihtiyaten farz olarak imamların türbelerinde de durmamalıdır. gerçi, mescid-ül haram ve peygamber (s.a.a) mescidinin hükümlerini imamların hareminde gِzetmek daha iyidir. 4- camide bir şey bırakmak. 5- farz secdesi olan bir sureyi okumak. bunlar dِrt suredir: ilki kuran'ın 32. süresidir (secde), ikincisi 41. suredir (fussilet), üçüncüsü 53. suredir (necm), dِrdüncüsü 96. suredir (alak) ve cünüp olan dِrt sureden biri olduğu kasdıyla bir harf bile okursa haramdır. cünüp kimseye mekruh olan Şeylerm. 357- dokuz şey cünüp olana mekruhtur: 1, 2- yemek ve içmek; ama eğer abdest alırsa mekruh değildir. 3- farz secdesi olmayan surelerden yedi ayetten fazla okumak. 4- bedenin bir yerini kuran'ın cildine, kenarına ve yazılan arasına değdirmek. 5- üzerinde kuran bulundurmak. 6- uyumak; ama, eğer abdest alırsa veya su olmadığı için gusül yerine teyemmüm ederse mekruh değildir. 7- kına ve benzeri şeyler ile boyanmak. 8- bedene yağ sürmek. 9- ihtilam olduktan, yani uykuda kendisinden meni geldikten sonra cinsî temasta bulunmak. cenabet guslüm. 358- cenabet guslü kendiliğinde müstehaptır; farz namazları kılmak ve benzeri şeyler için farz olur. ama cenaze namazı, şükür secdesi ve kuran'ın farz olan secdeleri için cenabet guslü lazım değildir. m. 359- guslederken, farz gusül veya müstehap gusül yapıyorum dîye niyet etmesi gerekmez, eğer yalnızca kurbet kastıyla, yani âlemlerin rabbinin emrini yerine getirmek için guslederse kafidir. m. 360- namaz vaktinin girdiğine yakin ederek farz gusle niyet eder ve gusül yaparsa, sonra, namaz vaktinden ِnce guslettiği anlaşılırsa, guslü sahihtir. m. 361- gusül, ister farz olsun, ister müstehap iki şekilde yapılır: 1- tertibi. 2- irtimasî. tertibi gusülm. 362- tertibi gusülde ِnce gusül niyetiyle baş ve boyun, sonra bedenin sağ tarafı, sonra sol tarafı yıkanmalı. eğer kasten veya unutarak yahut meseleyi (seri hükmü) bilmeme nedeniyle bu tertibe gِre amel etmezse, guslü batıl olur. m. 363- gِbeğin ve avret mahallinin yansını bedenin sağ tarafı ile ve diğer yansını da sol tarafla yıkamalı; gِbeğin ve avret mahallinin tamamını her iki tarafla birlikte yıkamak daha iyidir m. 364- her üç kısmı, yani baş ve boyun, sağ ve sol tarafı iyice yıkadığına yakin edebilmesi için her kısmı yıkarken diğer kısımlardan bir miktarını da o kısımla yıkamalı. boyunun sağ tarafının tamamını bedenin sağ tarafıyla ve boynun sol tarafının tamamını bedenin sol tarafıyla yıkamak ihtiyaten müstehaptır. m. 365- gusülden sonra, bedenin bir yerini yıkamadığını anlar ve bedenin neresi olduğunu bilmezse, yeniden gusletmeyidir. m. 366- gusülden sonra, bedenden bir miktar yeri yıkamadığını anlarsa, eğer sol taraftan olursa orayı yıkamak kafidir; eğer sağ taraftan olursa o miktarı yıkadıktan sonra sol tarafı yeniden yıkamalıdır. eğer baş ve boyundan olursa, o miktarı yıkadıktan sonra yeniden sağ tarafı ve ondan sonra da sol tarafı yıkamalıdır. m. 367- gusül tamamlanmadan ِnce sol tarafın bir miktarını yıkadığında şek ederse, o miktarı yıkamak kâfidir. ama sol tarafı yıkamaya başladıktan sonra sağ tarafı yıkadığında veya onun bir miktarını yıkadığında şek ederse veya sağ taran yıkamaya başladıktan sonra baş ve boynun tamamını veya onlardan bir miktarını yıkadığında şek ederse itibar etmemelidir. irtimasi gusülm. 368- îrtimasi gusülde, su bîr anda bedenin tamamını kapsamalıdır. o halde bedenin tamamı suyun içine girecek şekilde irtimasî gusül niyetiyle birden veya tedrici olarak suya dalarsa, guslü sahihtir. m. 369- îrtimasi gusülde bedenin tamamı suyun içinde olur ve gusül niyetinden sonra bedenî hareket ettirirse guslü sahihtir. m. 370- irtimasi gusülden sonra, bedenin bir miktarına su değmediğini anlarsa, onun yerini ister bilsin, ister bilmesin yeniden gusletmelidir. m. 371- tertibi gusül için vakti olmaz, ama irtimasî gusül için vakti varsa, irtimasi gusül yapmalıdır. m. 372- farz oruç tutan ya da hac veya umre için ihram giyen kimse; irtimasi gusül yapamaz. ama, eğer unutkanlık yüzünden irtimasi gusül yaparsa sahihtir. gusletmenin hükümlerim. 373- îrtimasi gusülde, bedenin tamamı temiz olmalıdır; ama tertibi gusülde bedenin tamamının temiz olması gerekmez eğer bedenin tamamı necis olur ve her kısmı gusletmeden ِnce yıkarsa yeterlidir. m. 374- haramla cünüp olanın teri necis değildir, haramla cünüp olan kimse sıcak su ile bile gusletse sahihtir. m. 375- guslederken, bedende bir kıl ucu kadar yer yıkanmamış kalsa, gusül batıldır. ama kulak ve burun içi gibi bedenin gِrülmeyen yerlerini yıkamak farz değildir. m. 376- bedenin içinden mi, dışarıdan mı olduğunda şüphe edilen yerin yıkanması ihtiyaten farzdır. m. 377- küpe deliği ve benzeri, içi gِrünecek kadar açık olursa ve bedenin dışı sayılırsa yıkanmalıdır. ama gِrünmüyorsa ve bedenin dışı sayılmazsa içini yıkamak gerekmez. m. 378- bedene suyun ulaşmasına engel olan şeyi gidermek gerekir; eğer onun giderildiğine yakın etmeden ِnce guslederse, guslü batıldır.
|