Büyük Taklit Mercii
   Hayat Öyküsü
   Eserleri
   Ahkam ve Fetvalar
   Mesajlar
   Gençler İçin İlmihal
   Resimler
   Soru ve Cevaplar
   Alimlerin Hayat
   Vucuhat hakkında

   E-Mail Listing:


 
Back Index Next

m. 1252- ihtiyat namazının selamından sonra, onun kısımlarından veya şartlarından birini yerine getirip getirmediğinde şüphe ederse; şüphesine itina etmemelidir.

m. 1253- ihtiyat namazında teşehhüdü veya secdenin birini unutursa; namazın selamından sonra, onu kaza etmesi ihtiyaten müstehaptır.

m. 1254- eğer ihtiyat namazı ile bir secdenin kazası veya bir teşehhüdün kazası veya iki sehiv secdesi üzerine farz olursa daha güçlü gِrüş gereğince, ِnce ihtiyat namazını kılması gerekir.

m. 1255- namazın rekatlarında zan, yakin hükmündedir. mesela, insan dِrt rekatın bir namazda, namazı dِrt rekat kıldığını zannederse, ihtiyat namazı kılmamalıdır; ama eğer rekatlar dışında başka bir şey zannederse ihtiyat gereğince amel etmelidir; ve tafsilatlı kitaplarda açıklandığı üzere her durumun ihtiyatı ِzel bir şekildedir.

m. 1256- Şüphe, sehiv ve zannın hükmünde, günlük farz namazlar ve diğer farz namazlar arasında fark yoktur. mesela, ayat namazında bir rekat mı kıldı, iki rekat mı diye şüphe ederse, şüphesi iki rekatlık bir namazda olduğu için, namazı batıl olur.

sehiv secdesi

m. 1257- insan namazın selamından sonra üç şey için ilerde anlatılacağı şekilde iki sehiv secdesi yapmalıdır:

1- namaz arasında dalgınlıkla konuşursa.

2- secdenin birini unutursa.

3- dِrt rekatlı namazda ikinci secdeden sonra dِrt rekat mı, beş rekat mı kıldığında şüpheye düşerse.

iki yerde de ihtiyaten farz olarak sehiv secdesi yapmalıdır:

1- selam verilmemesi gereken bir yerde - mesela, birinci rekatta- sehven selam verirse.

2- teşehhüdü unutursa.

m. 1258- eğer insan yanlışlıkla veya namaz bitti zannıyla konuşursa, iki sehiv secdesi yapmalıdır.

m. 1259- ِksürük ve ah çekmekten ortaya çıkan ses için sehiv secdesi gerekmez. fakat unutkanlıkla "ah", "uh" derse sehiv secdesi yapması gerekir.

m. 1260- yanlış okuduğu bir şeyi ikinci defa sahih okursa, onu ikinci kez okuması için sehiv secdesi farz olmaz.

m. 1261- eğer namazda unutkanlıkla bir müddet konuşur ve (bu konuşmanın) hepsi bir defa hesap olursa namazdan sonra iki sehiv secdesi yeterlidir.

m. 1262- yanlışlıkla tesbihat-ı erbaa'yı okumaz ya da üç defadan az veya çok okursa, ihtiyaten müstehap olarak namazdan sonra iki sehiv secdesi yapmalıdır.

m. 1263- namazın selamının verilmemesi gerektiği bir yerde sehven "es-selamu aleyna ve ala ibadîllahissalîhîn" veya "es-selamu alaykum ve rahmetullahi ve berekatuh" derse iki sehiv secdesi yapmalıdır. fakat sehven bu iki selamdan bir miktarını sِylerse veya "es-selamu alayke eyyuhennebiyyu ve rahmetullahi ve berekatuh" derse iki sehiv secdesi yapması ihtiyaten müstehaptır.

m. 1264- selam verilmemesi gereken yerde yanlışlıkla her üç selamı da verirse, iki sehiv secdesi yeterlidir. ama onların toplamı için bir sehiv secdesi ve ayrıca her biri için de iki sehiv secdesi yapmak ihtiyata uygundur.

m. 1265- secdenin birini veya teşehhüdü unutur, sonraki rekatın rükusundan ِnce hatırlarsa; geri dِnüp onu yerine getirmelidir. bu durumda ortaya çıkan fazlalıklar için sehiv secdesi de gerekmez.

m. 1266- rüku'da veya rüku'dan sonra, ِnceki rekatın secdesinin birini veya teşehhüdü unuttuğunu hatırlarsa, namazın selamından sonra secdeyi veya teşehhüdü kaza etmelidir; sonra da iki sehiv secdesi yapmalıdır.

m. 1267- namazın selamından sonra, sehiv secdesini kasten yapmazsa günah işlemiştir ve onu en çabuk bir zamanda yapması farzdır. unutkanlıkla yapmamışsa, ne zaman aklına gelirse hemen yapmalıdır; namazı yeniden kılması gerekmez.

m. 1268- bir kimse, üzerine sehiv secdesi farz olup olmadığında şüphe ederse sehiv secdesi yapması gerekmez.

m. 1269- üzerine farz olan, sehiv secdesinin iki mi dِrt mü olduğunda şüphe eden bir kimse, iki secde yaparsa yeterlidir.

m. 1270- iki sehiv secdesinden birini yerine getirmediğini bilen kimse, iki sehiv secdesi yapmalıdır ve eğer sehven üç secde yaptığını anlarsa yeniden iki sehiv secdesi yapmalıdır.

sehiv secdesinin usulü

m. 1271- sehiv secdesinin düsturu şِyledir: namazın selamından sonra hemen sehiv secdesine niyet edip, üzerine secde yapılması sahih olan bir şeye alnını koyarak der: "bismillah! ve billahi ve sallallahu ata muhammedin ve âlih" ya şِyle der: '"'bismillah! ve billahi allah um m e sallı ala muhammedin ve âl-i muhammet" fakat şِyle demesi daha iyidir: "bismillahi ve billahi es-selamu aleyke eyyuhennebiyyu ve rahmetullahi ve berekatuh." ve bu ihtiyata daha uygundur. sonra oturmalı ve ikinci kere secdeye gitmeli ve bu zikirlerden birini okumalıdır, tekrar oturup teşehhüdü okuduktan sonra selam vermelidir.

unutulmuŞ secde ve teŞehhüdün kazasi

m. 1272- insan, unuttuğu secde ve teşehhüdün kazasını namazdan sonra yerine getirirken beden ve elbisenin temiz olması, kıbleye yِnelmesi gibi namazın bütün şartlarına sahip olmalıdır.

m. 1273- secde veya teşehhüdü bir kaç defa unutmuşsa, mesela, bir secde birinci rekatta ve bir secde de ikinci rekatta unutmuşsa; namazdan sonra her iki secdenin kazasını, gerekli olan sehiv secdeleriyle birlikte yerine getirmelidir; fakat niyetinde onlardan hangisinin kazası olduğunu belirtmesi gerekmez.

m. 1274- bir secde ile teşehhüdü unutursa, ihtiyaten farz olarak hangisini ِnce unutmuşsa, ِnce onun kazasını yapar. hangisinin ِnce unutulduğunu bilmezse ihtiyat olarak da ِnce bir secde, sonra bir teşehhüt ve daha sonra diğer bir secde yapar ya da sırasıyla bir teşehhüt, bir secde ve bir teşehhüt daha yapar ki unutmuş olduğu secde ve teşehhüdü tertip üzere yaptığına emin olsun.

m. 1275- ِnce secdeyi unuttu düşüncesiyle ilk olarak onun kazasını yapıp teşehhüdü okuduktan sonra, ِnce teşehhüdü unuttuğunu hatırlarsa ihtiyaten farz olarak yeniden secdeyi kaza etmelidir. yine ِnce teşehhüdü unuttu zannıyla ilk olarak onun kazasını yapıp secdeden sonra ِnce secdeyi unuttuğu aklına gelirse, ihtiyaten farz gereği teşehhüdü tekrar okumalıdır.

m. 1276- eğer namazın selamı ile secde veya teşehhüdün kazası arasında, namazda kasten veya unutkanlıkla yapıldığı takdirde namazı batıl eden-kıbleye arkasını dِnmek gibi-bir iş yaparsa; secde ve teşehhüdün kazasını yerine getirmelidir ve ihtiyaten farz olarak namazı da yeniden kılmalıdır.

m. 1277- namazın selamından sonra, son rekatın secdesinin birini unuttuğu aklına gelirse, unuttuğu secdenin kazasını yerine getirmeli ve sonra da iki sehiv secdesi yapmalıdır. ister namazı batıl eden bîr iş yapmış olsun ister yapmamış olsun, aynıdır. eğer son rekatın teşehhüdünü unutursa da teşehhüdün kazasını yerine getirip ondan sonra iki sehiv secdesi yapmalıdır.

m. 1278- namazın selamı ile secde veya teşehhüdün kazası arasında, sehiv secdesini farz kılan bir iş yaparsa, mesela unutkanlıkla konuşursa, secde veya teşehhüdü kaza etmelidir.

m. 1279- secdeyi mi, teşehhüdü mü unuttuğunu bilmezse her ikisini de kaza etmelidir; hangisini ِnce yaparsa sakıncası yoktur.

m. 1280- secde veya teşehhüdü unutup unutmadığında şüphe ederse, kazası farz olmaz.

m. 1281- secde veya teşehhüdü unuttuğunu bilir de sonraki rekatın rükusundan ِnce yerine getirip getirmediğinde şüphe ederse; ihtiyaten farz olarak onu kaza eder.

m. 1282- #305;n rükusundan ِnce yerine getirip getirmediğinde şüphe ederse; ihtiyaten farz olarak onu kaza eder.

m. 1282- secde veya teşehhüdü kaza etmesi gereken bir kimseye, başka bir amelden dolayı da sehiv secdesi farz olursa; namazdan sonra, ِnce secde veya teşehhüdü kaza etmeli, sonra sehiv secdelerini yerine getirmelidir.

m. 1283- namazdan sonra, unutmuş olduğu secde veya teşehhüdün kazasını yerine getirip getirmediğinden şüphe ederse; namazın vakti geçmemişse secde veya teşehhüdü kaza etmelidir; eğer namazın vakti geçmişse de, ihtiyaten farz olarak secde veya teşehhüdü yine kaza etmelidir.

namazin Şartlarini ve kisimlarini azaltip çoĞaltmak

m. 1284- namazın farzlarından birini kasten az veya çok yaparsa -bir harf bile olsa- namazı batıl olur.

m. 1285- namazın kısımlarından (cüzlerinden) birini, şer*i meseleyi bilmemesi yüzünden az veya çok yaparsa; farz olan o cüz ister rükün olsun ister rükün olmasın namazı batıldır.

m. 1286- namazdayken guslünün batıl olduğunu ya da abdestsiz veya gusülsüz namaza başladığını anlarsa, namazdan çıkmalı, sonra abdestli veya gusüllü olarak tekrar kılmalıdır. eğer namazdan sonra anlarsa, yine abdestli ve gusüllü olarak namazı yeniden kılmalıdır. vakit geçmişse kaza etmelidir.

m. 1287- eğer rükuya vardıktan sonra, ِnceki rekattan her iki secdeyi yapmadığını hatırlarsa namazı batıldır. eğer rükuya varmadan ِnce aklına gelirse, geri dِnüp iki secdeyi yerine getirmeli sonra da kalkıp fatiha ve sureyi veya tesbihatı okuyarak namazı tamamlamalıdır.

m. 1288- eğer "es-sel a mu aleyna" ve "es-selamu aleykum" demeden ِnce son rekatın her iki secdesini yapmadığını hatırlarsa, iki secdeyi yapıp tekrar teşehhüt okumalı ve sonra namazın selamını vermelidir.

m. 1289- namazın selamından ِnce, son rekatı veya daha fazlasını kılmadığını hatırlarsa, unuttuğu miktarı yerine getirmelidir.

m. 1290- namazın selamından sonra, namazın son rekatını veya daha fazlasını kılmadığını hatırlarsa; namazda unutarak veya kasten yapıldığı takdirde namazı batıl eden bir iş -kıbleye arkasını dِnmek gibi- yapmışsa namazı batıldır. eğer kasten veya unutarak yapıldığında namazı batıl eden bir iş yapmamışsa, hemen unuttuğu kısmı yerine getirmelidir.

m. 1291- namazdayken unutarak veya kasten yapıldığında namazı batıl eden bîr işi -kıbleye arkasını çevirmek gibi -namazın selamından sonra yapar ve son iki secdeyi yapmadığını hatırlarsa namazı batıldır; hatta eğer namazı bozan işi yapmadan ِnce hatırlarsa unuttuğu iki secdeyi yapıp tekrar teşehhüt okuyup ve namazın selamını vermeli, ِnce verdiği selam için de iki sehiv secdesi yapmalı ve ayrıca ihtiyaten farz olarak namazı da yeniden kılmalıdır.

m. 1292- eğer vaktinden ِnce veya arkasını ya da sağını veyahut solunu kıbleye dِndürdüğü halde namaz kıldığını anlarsa, o namazı yeniden kılmalıdır. vakit geçmişse de kaza etmelidir.

yolcu namazi

yolcu ِğle, ikindi ve yatsı namazlarını, sekiz şartla ikişer rekat kılmalıdır:

bخrخnci Şart

yol, sekiz sert fersahtan az olmamalıdır. (bir fersah, 5762, 8 m)

m. 1293- gidiş gelişi sekiz fersah olan bir kimse, eğer gidişi dِrt fersahtan az olmazsa namazını seferî kılmalıdır. buna gِre, eğer gidişi üç fersah, dِnüşü beş fersah olursa namazı tam kılmalıdır.

m. 1294- gidiş dِnüşü sekiz fersah olan bir yolda namazını seferî kılmalıdır; ister aynı gün dِnsün, ister başka bir gün dِnsün, hüküm aynıdır.

m. 1295- yolu, sekiz fersahtan biraz az olursa veya insan gittiği yolun sekiz fersah olup olmadığını bilmezse, namazını seferî kılmamalıdır. eğer yolun sekiz fersah olup olmadığında şüphe eder ve araştırması da zor olursa (maksat ِrfî zorluktur, aklî zorluk değil) namazı tam kılmalıdır. eğer sِylenen anlamda bir zorluk olmazsa ihtiyaten farz olarak araştırmalıdır. bu durumda eğer iki adil kişi tanıklık eder veya halk arasında yolculuğunun sekiz fersah olduğu sِylenirse namazı seferî kılmalıdır.

m. 1296- yolun sekiz fersah olduğunu bir adil şahit sِylerse, zahiren bir adil şahidin tanıklığıyla yolun sekiz fersah olduğu ispatlanmaz; namazı hem seferî ve hem de tam kılmalısı ihtiyata daha uygun olmasına rağmen, farz değildir.

m. 1297- yolunun sekiz fersah olduğuna yakini olan bir kimse, namazını seferî kıldıktan sonra, sekiz fersahtan az olduğunu anlarsa; onu yeniden dِrt rekat olarak yerine getirmeli ve eğer vakit geçmişse ihtiyaten farz olarak kaza etmelidir.

m. 1298- yolunun sekiz fersah olmadığına yakini olan veya sekiz fersah olup olmadığında şüphesi olan bir kimse, yoldayken yolunun sekiz fersah olduğunu anlarsa; biraz yolu kalmışsa bile namazı seferî kılmalıdır. eğer tam kalmışsa da yeniden seferî kılmalıdır.

m. 1299- uzaklığı dِrt fersahtan az olan iki yer arasında bir kaç defa gidip gelirse, toplam sekiz fersah olsa bile, namazını yine de tam kılmalıdır.

m. 1300- gidilecek yerin iki yolu olursa ve o yollardan biri sekiz fersahtan az, diğeri sekiz fersah veya daha fazla olursa; eğer insan sekiz fersahlık yoldan giderse namazı seferî kılmalıdır, eğer sekiz fersahtan az olan yoldan giderse namazı tam kılmalıdır.

m. 1301- eğer şehrin etrafında sur var ise, sekiz fersahın başlangıcını şehrin surundan hesap etmelidir; eğer sur yoksa, şehrin son evlerinden hesap etmelidir. harikulade büyük olan şehirlerde ise halkın nazarında onun bir bِlgesinden diğer bِlgesine gitmek, yolculuk sayılmazsa, ِzel bir hüküm sِz konusu değildir.

خkخnci Şart

yolculuğun ilk başından kastı sekiz fersah olmalıdır. dolayısıyla, sekiz fersahtan az olan bir yere yolculuğa çıksa ve oraya yetiştikten sonra, geldiği yolla birlikte sekiz fersah olacak başka bir yere gitmeye niyetlense; ِnceden kastı sekiz fersah olmadığından namazı tam kılmalıdır. fakat oradan sekiz fersah gitmek isterse veya dِrt fersah gidip vatanına veya on gün kalmak istediği bir yere dِnmek isterse, gidişi dِrt fersahtan az olmamak şartıyla namazı seferî kılmalıdır.

m. 1302- yolunun ne kadar olacağını bilmeyen, mesela, kaybolan bir şeyi aramak için yolculuk yapan ve buluncaya kadar ne kadar yol gideceğini bilmeyen bir kimse; namazını tam kılmalıdır. fakat dِnüşte, vatanına. veya on gün kalacağı bir yere sekiz fersah veya daha fazla yol varsa, namazını seferî kılmalıdır. yine giderken, dِrt fersah gidip dِnmeyi kasteder ve gidiş-gelişi sekiz fersah olursa, gidiş dِrt fersahtan az olmamak şartıyla namazı seferî kılmalıdır.

m. 1303- yolcu sekiz fersah yol gideceğine karar verdiği takdirde namazını seferî kılmalıdır. dolayısıyla, bir kimse şehirden ayrılıp, mesela arkadaş bulduğu taktirde sekiz fersahlık yolculuğa çıkmayı kast ederse, eğer arkadaş bulabileceğinden eminse, namazı seferî kılmalıdır. ama eğer emin değilse tam kılmalıdır.

m. 1304- sekiz fersahlık yola gitmeye niyet eden bir kimse, her gün azıcık bir yol gidiyorsa da şehrin yapılan gِrünmeyecek ve ezanları duyulmayacak bir yere vardığında namazını seferî kılmalıdır. fakat yolcu denmeyecek kadar, her gün çok az bir yol giderse namazım tam kılmalıdır; bu durumda, hem seferî, hem tam kılması ihtiyaten müstehaptır.

m. 1305- yolculukta başkasının emrinde olan kimse - efendisiyle yolculuk eden bir hizmetçi gibi- yolculuğunun sekiz fersah olduğunu bilirse namazı seferî kılmalıdır.

m. 1306- yolculukta başkasının emrinde olan bir kimse, dِrt fersahlık yere varmadan ondan ayrılacağım bilir veya zannederse, namazını tam kılmalıdır.

m. 1307- yolculukta başkasının emrinde olan bir kimse, dِrt fersahlık mesafeye varmadan, ondan ayrılıp ayrılmayacağında şüpheliyse, ayrılmayacağına güveni olmadığı takdirde zahiren namazı tam kılması gerekir. yine eğer onun bu şüphesi yolculuğa bir engel çıkacağına ihtimal vermesinden kaynaklanıyorsa, onun bu ihtimali halkın nazarında yerinde bir ihtimal değilse, namazını seferî kılmalıdır.

üçüncü Şart

yolda kastından dِnmemelidir. eğer dِrt fersahlık yere ulaşmadan kastından dِner veya tereddüde düşerse namazı tam kılmalıdır.

m. 1308- dِrt fersahlık bir yere ulaştıktan sonra yolculuktan vazgeçerse, eğer orda kalmaya veya oradan on gün sonra dِnmeye karar verirse ya da dِnmede ve kalmada şüpheli olursa namazı tam kılmalıdır.

m. 1309- dِrt fersahlık bir yere ulaştıktan sonra yolculuktan vazgeçerse, geri dِnmeye kararlıysa, namazı seferi kılmalıdır.

m. 1310- bir yere gitmek için hareket edip, bir miktar gittikten sonra başka bir yere gitmek isterse, ilk hareket ettiği yerden, sonra gitmek istediği yere kadar olan mesafe, sekiz fersah olursa, namazı seferî kılmalıdır.

m. 1311- sekiz fersahlık yere ulaşmadan, geri kalan kısmı gidip gitmemekte tereddüt eder ve tereddütlü olduğu vakit yol gitmez, sonra da, kalan kısmı gitmeye karar verse, yolculuğun sonuna kadar namazını seferi kılmalıdır.

m. 1312- sekiz fersahlık yere ulaşmadan, yolun geri kalan kısmını gidip gitmemekte tereddüt eder ve tereddütlü olduğu zaman da bir miktar yol gider ve sonra da, sekiz fersah daha gitmeye veya dِrt fersah gidip geri dِnmeye karar verirse, yolculuğun sonuna kadar namazı seferî kılmalıdır.

m. 1313- sekiz fersahlık yere ulaşmadan ِnce, yolun geri kalan kısmını gidip gitmemekte tereddüt eder ve tereddüt ettiği zaman da bir miktar yol gider ve sonradan, geri kalan kısmı gitmeye karar verirse; yolundan kalan kısım sekiz fersah olursa veya dِrt fersah olup gidip dِnmek isterse, namazı seferî kılmalıdır. fakat şüpheye düşmeden ِnce ve şüpheden sonra gittiği yol birlikte sekiz fersah olursa, ihtiyaten farz olarak namazı hem seferî, hem de tam kılmalıdır,

dضrdüncü Şart

sekiz fersaha ulaşmadan kendi vatanından geçmek ya da on gün veya daha fazla bir yerde kalmak istememesidir. bir kimse sekiz fersaha yetişmeden kendi vatanından geçerse veya on gün bîr yerde kalırsa, namazını tam kılar,

m. 1314- sekiz fersaha ulaşmadan vatanından geçip geçmeyeceğini veya bir yerde on gün kalıp kalmayacağını bilmeyen kimse, namazını tam kılmalıdır.

m. 1315- sekiz fersaha ulaşmadan vatanından geçmek veya bir yerde on gün kalmak isteyen ve yine bir yerde on gün kalacağından veya vatanından geçeceğinden şüphesi olan bir kimse, eğer bir yerde on gün kalmaktan veya vatanına uğramaktan vazgeçerse, yine de namazım tam kılmalıdır. fakat geri kalan yol sekiz fersahsa, veya dِrt fersah otur da gidip dِnmek isterse namazını seferi kılmalıdır.

beŞinci Şart

yolculuğu haram bir iş için olmamalı. hırsızlık gibi haram olan bir iş için yolculuğa çıkan kimse namazı tam kılmalıdır. yine, eğer yolculuğun kendisi haram olursa, mesela; yolculuğun, ona zararı olur veya kadın kocasından izinsiz olarak veya çocuk anne ve babası yasaklamasına rağmen üzerine farz olmayan bir yolculuğa çıkarsa hüküm aynıdır; fakat hac gibi farz olan bir yolculuk olursa, namazları seferi kılmalıdırlar.

m. 1316- anne ve babanın eziyet çekmesine sebep olan bîr yolculuk haramdır. insan bِyle bir yolculukta namazı tam kılmalı ve oruç da tutmalıdır.

m. 1317- yolculuk yapması haram olmayan ve haram iş için de yolculuk yapmayan bir kimse, yolculukta günah işlese -mesela, gıybet etse veya içki içse bile- namazını seferî kılmalıdır.

m. 1318- ِzellikle farz olan bir işi terk etmek için yolculuğa çıkan bir kimse namazını tam kılmalıdır. bu yüzden borçlu olup borucunu verebilecek durumda olan bir kimse, alacaklı borucunu istiyorsa ve yolculuk sırasında veremeyecekse, ِzellikle borçtan kaçmak için yolculuk yapıyorsa, namazını ihtiyaten farz olarak hem seferî, hem de tam kılmalıdır. eğer ِzellikle farzı terk için yolculuğa çıkmamışsa, bu durumda, namazı seferî kılmalıdır; ama hem seferî ve hem de tam kılması ise ihtiyaten müstehaptır.

Back Index Next