Büyük Taklit Mercii
   Hayat Öyküsü
   Eserleri
   Ahkam ve Fetvalar
   Mesajlar
   Gençler İçin İlmihal
   Resimler
   Soru ve Cevaplar
   Alimlerin Hayat
   Vucuhat hakkında

   E-Mail Listing:


 
Back Index Next

m. 2055- ramazan bayramı akşamı güneş batmadan ضnce ev sahibinin izniyle gelip, onun ekmeğini yiyen hesap olan misafirin fitre zekatı ev sahibine farz olur.

m. 2056- ramazan bayramı akşamı güneş batmadan ِnce, ev sahibinin rızası olmadan onun evine gelen bir misafir, onun yanında bir süre kalıp ev sahibinin ekmeğini yiyen sayılırsa, onun fitre zekatını vermek ihtiyaten farzdır; yine masrafını vermeğe mecbur bırakıldığı birisinin fitre zekatı da bِyledir.

m. 2057- ramazan bayramı akşamı güneş battıktan sonra gelen misafirin fitresi, güneş batmadan ِnce davet edilmiş olsa ve iftarını da onun evinde yapsa bile, ev sahibi üzerine farz değildir.

m. 2058- ramazan bayramı akşamı güneş battığı sırada deli veya baygın olan kimseye fitre zekatı farz değildir.

m. 2059- eğer güneş batmadan ِnce çocuk buluğa ererse veya deli akıllanırsa ya da fakir zengin olursa fitre zekatının farz olma şartlarını haiz olduğu taktirde fitre zekatını vermelidir.

m. 2060- ramazan bayramı akşamı güneş battığı sırada fıtır zekatı üzerine farz olmayan bir kimse, bayram günü ِğle namazına kadar fitre zekatı şartlarına sahip olursa, fitre zekatını vermesi müstehaptır.

m. 2061- ramazan bayramı akşamı güneş battıktan sonra müslüman olan bir kâfire fitre farz olmaz. ama şia olmayan bir müslüman, ayı gِrdükten sonra şia olursa fitre zekatını vermelidir.

m. 2062- yalnızca bîr sa' yani yaklaşık üç kilogram buğday ve benzeri bir şeyi olan kimsenin fitre zekatını vermesi müstehaptır. ailesi olur ve onların da fitre zekatını vermek isterse, o bîr sa'ı fitre niyetiyle ailesinden birine verir, o da fitre niyetiyle bir diğerine verir, bِylece ailenin son ferdine kadar dolaştırılır, son kişinin de fitre niyetiyle kendilerinden olmayan bir başkasına vermesi daha iyidir. eğer onlardan biri küçük çocuksa, çocuğun velisi onun yerine alır, ama ihtiyaten farz olarak çocuğun yerine aldığı bu şeyi başka birine vermemelidir

m. 2063- ramazan bayramı akşamı güneşin batmasından sonra çocuk sahibi olursa veya bir kimse onun ekmeğini yiyen sayılırsa, onun fitresini vermek farz olmaz. gerçi, güneşin batmasından bayram günü ِğle vaktine kadar ekmeğini yiyen sayılan kimselerin fitrelerini vermesi müstehaptır.

m. 2064- birisinin ekmeğini yiyen olan bir kimse güneş batmadan ِnce başka birinin ekmeğini yiyen olursa, onun

fitresi ekmeğini yiyen olduğu ikinci kimseye farzdır. meselâ, eğer bir kız güneş batmadan ِnce kocasının evine giderse, kocasının onun fitresini vermesi gerekir.

m. 2065- fitresinin başkası tarafından verilmesi gereken kimsenin kendi fitresini vermesi farz değildir.

m. 2066- eğer insanın fitresi birisi üzerine farz olur, ama o fitreyi vermezse, insanın kendi üzerine farz olmaz.

m. 2067- fitresi başka birisi üzerine farz olan kimse, forasını kendisi verirse, üzerine fitre farz olandan düşmez. ama fitre vermesi gereken kimsenin izniyle olursa onun üzerinden düşer.

m 2068- kocası masrafını vermeyen bir kadın, bir başkasının ekmeğini yiyen sayılırsa, fitresi onun üzerine farzdır; eğer başkasının ekmeğini yiyen olmazsa, fakir de değilse fitresini kendisi vermelidir.

m. 2069- seyyid olmayan birisi, seyyide fitre veremez. hatta bir seyyid onun ekmeğini yiyen bile olsa, onun fitresini da başka bir seyyide veremez.

m. 2070- anne ya da süt anneden süt emen çocuğun fitresi, anne veya süt annenin masraflarını verene aittir. ama anne veya süt anne, masraflarını çocuğun kendi malından karşılıyorlarsa, çocuğun fitresi kimsenin üzerine farz olmaz.

m 2071- insan, bir kimseyi ecir tutar ve onun masrafını karşılamayı şart koşarlarsa, eğer şarta gِre amel eder ve ecir onun ekmeğini yiyen sayılırsa, onun fitresini da vermeleri gerekir. ama eğer masrafının bir miktarını vermeyi şart etmişlerse, meselâ, masraftan için bir miktar para vermeyi şart etmişlerse onun fitresini vermek iş verene farz olmaz. genellikle yemeklerini çalıştıkları yerde yiyen fabrikalarda ve otellerde çalışan işçilerin fitreleri kendilerine aittir, iş verene değil.

m. 2072- eğer bir kimse, ramazan bayramı akşamı güneş battıktan sonra ِlürse, onun ve ailesinin fitresi onun malından verilmelidir. eğer güneş batmadan ِnce ِlürse, onun malından, onun ve ailesinin fitresinin verilmesi farz değildir.

m. 2073- fıkra zekatı, malın zekatı için ِnceden sِylenen sekiz yerden birine sarf edilirse yeterlidir. ama yalnız şia fakirlere verilmesi ihtiyaten müstehaptır

m. 2074- insan, fitreyi fakir olan bir şia çocuğuna sarf edebilir veya velisi aracılığıyla çocuğun mülkiyetine geçirebilir.

m. 2075- kendisine fitre verilen fakirin âdil olması gerekmez. ama ihtiyaten farz olarak şarap içene ve açıkça günah işleyene fitre verilmemelidir.

m. 2076- fitreyi günah işler için kullanana vermemek gerekir.

m. 2077- ihtiyaten farz olarak bir fakire yıllık masrafından çok ve yaklaşık üç kilo eden bir sa' dan da az fitre verilmemelidir.

m. 2078- kıymeti, normalinin iki katı olan bir cinsten, meselâ, normalinin kıymetinin iki katı kıymette olan bir buğdaydan yarım sa yaklaşık 1,5 kilo- vermek yeterli değildir. hatta onu, fitrenin kıymetinin karşılığı olarak hesaplayıp vermek bile sakıncalıdır.

m. 2079- insan, yarım sa' bir cinsten -meselâ buğdaydan- ve yarım sa da başka bir cinsten -meselâ arpadan- veremez. hatta onu, fitrenin kıymeti kastıyla bile verse sakıncalıdır

m. 2080- fitre zekatını verirken, yakınlarının fakirlerini diğerlerine, sonra fakir komşularını, sonra ilim ehli fakirleri tercih etmesi müstehaptır. ama, eğer diğerlerinin bir yِnden ِnceliği varsa, onları tercih etmek müstehaptır.

m. 2081- eğer insan, fakir zannederek birisine fitre verir, sonra da onun fakir olmadığını anlarsa veya şer'i hükmü bilmediği için fakir olmayan birine fitre verirse, ona verilen mal duruyorsa geri alıp müstahak olana verebilir. eğer verdiği fitre durmuyorsa, fitreyi alan onun fitre olduğunu biliyorduysa veya ihtimal veriyorduysa müstahak birine vermek üzere onun karşılığını vermelidir. ama eğer fitreden başka bir adla vermişse ondan bir şey alamaz. bu durumda, eğer müstahakkı tanımada ihmallik etmemişse, mesela şer'i şahit onun fakirliğine şahadet vermişse, kendi malından bir daha fitre vermesi gerekmez.

m. 2082- ben fakirim diyen kimseye, fitre verilmez. ancak insan onun fakir olduğuna kanaat getirilir ya da insan, onun ِnceden fakir olduğunu bilirse verilebilir.

fitre zekatiyla ilgili diĞer meseleler

m. 2083- insan, fitre zekatını gurbet kastıyla yani âlemlerin rabbinin emrini yerine getirmek için vermelidir. onu verdiği zaman da fitre vermeğe niyet etmelidir.

m. 2084- eğer ramazan ayından ِnce fitre verirse sahih değildir; ihtiyaten farz olarak ramazan ayı içinde de fitre vermemelidir ama ramazan ayından ِnce veya ramazan ayı içinde fakire borç verir ve fitre üzerine farz olduktan sonra alacağını fitre karşılığı olarak sayarsa sakıncası yoktur.

m. 2085- fitre için verilen buğday veya başka bir şey başka bir cinsle veya toprakla karışmış olmamalıdır. eğer karışmışsa, kansan şey ِnemsenmeyecek kadar az olmalıdır. eğer bu miktardan çok olursa, ancak onun halisi bir sa' gelecek miktarda verilirse sahih olur.

m. 2086- kusurlu şeyden verilen fitre yeterli değildir. ama, yiyeceklerinin çoğu kusurlu şeyden olan bîr yerde yaşıyorsa sakıncası yoktur.

m. 2087- birkaç kişinin fitresini veren bir kimsenin, hepsinin fitresini bir şeyden vermesi gerekmez. meselâ, bir kısmının fitresini bağdamdan, bir kısmının fitresini arpadan verirse yeterlidir.

m. 2088- ramazan bayramı namazını kılan kimsenin ihtiyaten farz olarak fitresini bayram namazından ِnce vermesi gerekir. ama bayram namazı kılmayan kimse, fitreyi vermeyi ِğleye kadar geciktirebilir.

m. 2089- fitre niyetiyle malından bir miktar ayırır ve bayram günü ِğleye kadar vermezse, onu müstahakka verdiği zaman fitre niyeti yapmalıdır.

m. 2090- fitre zekatı farz olduğu zaman, fitreyi vermez ve bir kenara da ayırmazsa, ihtiyaten farz olarak sonradan edâ ve kaza niyeti etmeden onu gurbet kastıyla vermelidir.

m. 2091- eğer fitreyi bir kenara ayırırsa, onu kendisi için alıp yerine başka bir şeyi fitre olarak koyamaz.

m. 2092- eğer insanın, fitrenin değerinden fazla olan bir malı olur ve eğer fitre vermeyip bu malın bir kısmının fitre için olmasını niyet ederse sakıncalıdır

m. 2093- fitre için ayırdığı mal zayi olursa, eğer müstahak olan bir fakir mevcut durumdayken fitreyi vermeyi geciktirmîşse onun değerini vermelidir. eğer fakire ulaştırmak mümkün değildiyse zemin değildir.

m. 2094- eğer kendi bِlgesinde müstahak bulunuyorsa, ihtiyaten farz olarak fitreyi başka bir yere gِtürmemelidir. eğer başka bir yere gِtürür ve zayi olursa, onun karşılığını vermesi gerekir.

hac hükümleri

m. 2095- hac, allah'ın evini ziyaret etmek, emredilmiş amelleri orada yerine getirmektir. Şartlarını haiz olan kimsenin ِmründe bir defa hacca gitmesi farzdır. Şartlar şunlardır:baliğ olmalıdır.akıllı ve hür olmalıdır.hacca gitmesi vasıtasıyla ضnemi şeriatta hacdan daha büyük olan haram bir işi yapmak zorunda kalmamalı veya hacdan daha ِnemli olan farz bir ameli terk etmek zorunda kalmamalıdır.müstati olmak. müstati olmak birkaç şeyle olur:

yol azığı ve yolda kendi durumuna gِre ihtiyaç duyacağı şeylere sahip olmak, (bunlar mufassal kitaplarda belirtilmiştir) yol bineği veya onları hazırlaması için gerekli malı olmalıdır.

mekke'ye gidip haccı yerine getirebilecek güç ve sıhhate sahip olmalıdır.

yolda gitmesini engelleyecek bir engelin olmaması, yol kapalı olursa, yolda canına, zarar geleceğinden korkarsa hac üzerine farz olmaz. fakat, eğer başka bir yoldan gitme imkanı varsa, fazla meşakkati olmazsa ve normale çok aykırı düşmezse uzak olsa bile, gitmelidir.

d)    hac âmellerini yapabilecek kadar vakte sahip olmalıdır.

geçimini temin etmek üzerine farz olan hanımı ve çocukları gibi kimselerin ve halk arasında geçimini sağlaması gerekli gِrülen kimselerin geçimlerini temin edebilmiş olmalıdır.

geri dِndükten sonra kazanç, ziraat, mülk geliri ve diğer yollardan geçimini sıkıntıya düşmeyecek şekilde sağlayacak durumda olmalıdır.

m 2096- kendine ait bir evi olmadan ihtiyacını gidermeyen kimseye, hac, ancak ev parasına da sahip olursa farz olur.

m. 2097- mekke'ye gidebilecek durumda olan bir kadına, geri dِndükten sonra malı kalmıyorsa ve kocası da mesela, fakir olup onun harcını vermiyorsa, zorluk içinde yaşamağa mecbur kalacaksa hac farz olmaz.

m. 2098- yol azığı ve bineği olmayan bir kimseye, başka birisi sen hacca git, senin yoldaki masraflarını ve dِnünceye kadar ailenin geçimini ben karşılayacağım derse, hac ona farz olur.

m. 2099- bir kimseye hacca gidip dِnüş masrafını ve bu müddet içerisinde ailesinin geçimini temin edecek kadar mal bağışlanır ve onunla hacca gitmesi şart koşulursa, her ne kadar borçlu da olsa ve hacdan dِndükten sonra geçimini sağlayacak malı da olmasa kabul etmelidir; ve hacca gitmesi farz olur.

m 2100- bir kimsenin mekke'ye gidip gelme masraflarını ve o mekke'deyken ailesinin masraflarını verip "git haccını yap" derler de verdiklerini onun malı yapmazlarsa, hac ona farz olur.

m 2101- bîr kimseye, hacca yetecek kadar mal verseler ve mekke yolunda malı verene hizmet etmesini şart

koşsalar, hac ona farz olmaz. ancak eğer kabul ederse onun hac yapması, hizmet etmesiyle çelişmezse, hac ona farz olur.

m. 2102- bir kimseye hac farz olacak şekilde bir miktar mal verseler ve haccını da yapsa; sonraki yıllar kendisinin de malı olsa, artık hac ona farz olmaz.

m. 2103- ticaret veya başka bir şey için, cidde'ye kadar gidip orada mekke'ye gitmeye müsait olacak kadar mal eline geçerse, diğer şartlara da sahip olursa mekke'ye gidip hac yapmalıdır. bu şekilde hac yaptıktan sonra vatanından mekke'ye gidecek kadar malı olsa bile artık ona hac farz olmaz.

m. 2104- başkası tarafından hac yapmak için ecir tutulan kimse, kendisi gidemeyip bir başkasını ecir tutup gِndermek isterse, kendisini ecir tutandan izin almalıdır.

m. 2105- bir kimse, müstati' olduğu halde mekke'ye gitmese, daha sonra fakir düşüp istitaetini (hacca gitmek için gerekli şartlan) kaybederse, nasıl mümkünse hacca gitmelidir. başkasına ecir olmakla veya ecir olmakla da olsa, hatta çok zahmet ve meşakkate düşse bile ihtiyaten farz olarak hacca gitmelidir.

m. 2106- müsteti' olduğu ilk yıl mekke'ye gittiği halde emredilen belirli vakitlerde arafat ve meş'ar-ül-haram'a yetişemezse, sonraki yıllarda müsteti olmazsa, hac ona farz değildir. ama insan, ِnceki yıllarda müsteti olmuş ve gitmemişse, hangi yoldan mümkün olursa hacca gitmelidir.

m. 2107- ضnceki yıllar müstati olduğu halde hacca gitmeyip sonradan ihtiyarlık, hastalık ve güçsüzlük yüzünden hacca gidemez ve daha sonra gidebileceğinden de ümitsiz olursa, kendi tarafından hac yapması için başkasını gِndermelidir. hatta müstati olduğu ilk yılda bile, ihtiyarlık, hastalık ve güçsüzlük yüzünden gidememiş

olsa, hac yapması için yerine başka birisini gِndermesi ihtiyaten müstehaptır.

m. 2108- başkası tarafından hacca gitmek için ecir olan kimse, hacda kadınlar tavafını da onun adına yerine getirmelidir; bunu yapmazsa ecir olan kimseye kadın haram olur.

m. 2109- eğer kadınlar tavafını doğru bir şekilde yerine getirmezse veya unutursa, birkaç gün sonra da hatırlasa yoldan geri dِnüp yerine getirdiği takdirde sahihtir.

ortaklik hük> eğer kadınlar tavafını doğru bir şekilde yerine getirmezse veya unutursa, birkaç gün sonra da hatırlasa yoldan geri dِnüp yerine getirdiği takdirde sahihtir.

ortaklik hükümleri

m. 2110- iki kişi ortak olmak isterlerse eğer kendi mallarından bir kısmını birbirinden ayırt edilmeyecek şekilde karıştırırlar, arapça veya başka bir dilde de ortaklık akdini gerçekleştirirlerse veya şerik olmak istediklerini belli edecek bir iş yaparlarsa, onların ortaklıkları sahihtir.

m. 2111- eğer, bir kaç kişi, kendi işlerinden aldıkları paralarda ortak olmak isterlerse -meselâ, terziler veya bir fabrikanın işçileri aldıkları parada, ortak olmayı kararlaştırırlarsa- bu ortaklık sahih değildir. herkes kendi ücretinin sahibidir. ama aldıklarını aralarında bِlüştürmeye razı olurlarsa sakıncası yoktur.

m. 2112- iki kişi, malı kendisi alıp karşılığında kendisi borçlu olmak üzere her birisinin aldığı maldan yararlanmakta ortak olmaya karar verirlerse bu ortaklık sahih değildir. ama her ikisi başka birisini ortak olarak mal almaya vekil ederlerse, onların ortaklığı sahihtir.

m. 2113- ortaklık akdiyle ortak olan kimselerin akıllı ve baliğ olmaları kendi istek ve iradeleriyle ortak olmaları ve yine kendi malına tasarruf hakkına sahip bulunmaları gerekir. kendi malını boş işlerde harcayan sefih, şeriat hakimi tarafından kendi malında tasarruf hakkı olmadığından ortak olması sahih değildir. Şartlan haiz olan

müçtehit tarafından iflas hükmü verilen, iflas eden için de bu hüküm geçerlidir.

m. 2114- eğer ortaklık halinde, çalışan kimsenin veya diğer şerikine gِre daha fazla çalışan kimsenin daha fazla kâr alması şart koşulmuşsa ya da çalışmayan veya daha az çalışanın daha çok kâr alması şart koşulmuşsa, yapılan anlaşmaya uyulması gerekir.

m. 2115- eğer kazancın hepsini ona yardım olsun diye veya başka bir sebepten dolayı, sadece birisinin gِtürmesini veya zararın hepsini veya çoğunu bir kişinin karşılamasını kararlaştırırlarsa ortaklık ve alınan karar sahihtir.

m. 2116- eğer şeriklerden birinin kârdan fazla almasını şart koşmamışlarsa ortakların sermayeleri aynı oranda olduğu taktirde zarar ve kân aynı miktarda paylaşacaklardır. ama eğer sermayeleri aynı ِlçüde olmazsa, kâr ve zararı da sermayelerine oranla taksim etmeliler. meselâ, ortaklardan birinin sermayesi diğerlerinin sermayesinin iki katı olursa ona düşen kâr ve zarar payı da iki kat olacaktır, ister her ikisi de aynı oranda çalışsın veya birisi az çalışsın veya hiç çalışmasın aynıdır.

m. 2117- eğer ortaklık akdinde, her ikisinin de birlikte alış-veriş yapmalarını veya her birinin yalnız başına muamele yapmasını veya yalnızca birisinin muamele yapmasını şart koşarlarsa, bu sِzleşmelerine gِre hareket etmeleri gerekir.

m. 2118- eğer sermaye ile hangisinin alış-veriş yapacağını belirtmemişlerse, onlardan hiç birisi diğerinin izni olmadan, o sermaye ile muamele yapamaz. ama bir muamelede verdiği izin ondan sonraki muamelelerde bir daha izin almayı gerektirmiyorsa birinci izin yeterlidir.

m. 2119- ortaklığın sermayesini elinde bulunduran kimsenin ortaklığın sِzleşmesine gِre hareket etmesi

gerekir. meselâ, onunla veresiye alması, peşin satması, belli bir yerden alması, şart koşulursa bunlara gِre hareket etmesi gerekir. eğer bِyle bir kararlan yoksa ortaklığın zarar etmeyeceği bir şekilde çalışmalı ve normali nasılsa ona gِre hareket etmelidir, meselâ, normal olarak peşin satması gerekir veya yolculuğa çıktığında ortaklığın malını yanında gِtürmemesi gerekirse, bِyle yapmalıdır. ama normali veresiye mal vermekse veya malı yolculukta yanına almaksa, ortaklığın maslahatını gِzeterek bu şekilde hareket edebilir.

m. 2120- ortaklığın sermayesi ile kendisiyle anlaşılan şekilde alış-veriş yapmayıp zarar eden kimse zamindir, eğer sonradan sِzleşmeye uygun şekilde hareket ederse sahihtir. eğer kendisiyle sِzleşme yapılmamışsa, normalin ve maslahatın aksine hareket ederse zamindir, ama sonradan normal şekilde ve maslahata uygun hareket ederse muamele sahihtir. ama ortaklar, şartlara uymayanın bîr daha muamele hakkının olmayacağını kararlaştırırlarsa, daha sonra yaptığı muameleler sahih olmaz.

m. 2121- ortaklığın sermayesiyle muamele yapan bîr ortak, fazla ileri gitmediği ve sermayenin muhafazasında ihtiyatsızlık etmediği halde sermayenin bir kısmı veya tamamı zayi olursa zâmin değildir.

m. 2122- ortaklığın parasıyla muamele yapan kimse, sermayenin zayi olduğunu sِyler ve şeriat hakimi ِnünde de yemin ederse onun sِzünü kabul etmek gerekir.

m. 2123- eğer ortakların hepsi birbirlerine verdikleri tasarruf müsaadesini geri alırlarsa, içlerinden hiçbirisi ortaklığın malıyla muamele yapamaz. yine onlardan birisi verdiği sِzü geri almışsa, diğerlerinin tasarruf hakkı yoktur ve kendisi de ortak malda tasarruf edemez.

m. 2124- ortaklardan biri, sermayenin taksim edilmesini isterse, diğerlerinin, -ortaklık süresi dolmamış olsa bile- kabul etmeleri gerekir.

m. 2125- eğer ortaklardan birisi ِlür, deli olur, bayılır veya sefih olur malını boş yerlerde harcar veya şer1! hakim tarafından kendi malında tasarruf etmekten men edilirse, diğer ortaklar, ortaklığın malından yararlanamaz.

m. 2126- eğer ortaklardan biri kendisi için veresiye bir şey alırsa, zararı ve kân kendisine aittir. eğer ortaklık için alır diğer ortak da buna rıza gِsterirse zarar ve kâr her ikisine aittir.

m. 2127- ortaklık sermayesi ile bir muamele yaptıktan sonra, ortaklıklarının bâtıl olduğunu anlarlarsa; eğer ortaklıklarının doğru olmadığını bilselerdi yine birbirlerinin mallarında tasarruf etmeye razı olacaklardıysa muamele sahihtir ve o muameleden elde edilen şeyler de hepsinin malıdır; eğer ortaklıkları her tek tekinin iznine bağlıysa yapılan muamele fuzulidir. ortaklar daha sonra bu muameleye razıyız derlerse sahih olur; aksi takdirde, muamele batıldır. fuzuli olan muamelede ortaklardan hiç birinin yaptığı işin karşılığı yoktur.

Back Index Next