Büyük Taklit Mercii
   Hayat Öyküsü
   Eserleri
   Ahkam ve Fetvalar
   Mesajlar
   Gençler İçin İlmihal
   Resimler
   Soru ve Cevaplar
   Alimlerin Hayat
   Vucuhat hakkında

   E-Mail Listing:


 
Back Index Next

m- 2182- eğer mahsulü topladıktan ve muzaraa süresi bittikten sonra ziraatın kِkü yerde kalır ve ikinci yıl yine mahsul verirse eğer tarla sahibi ve ziraatçı ziraattan vazgeçerlerse mubahlar hükmünü taşır. ama eğer tüm mahsul ve kِkün ortak olmasını kararlaştırmışlarsa bِlmeleri gerekir. ama anlaşmaları yalnızca ilk yılın mahsulü hakkında idiyse ikinci yılın mahsulü tohum sahibinin olur.

müsakat hükümleri

m. 2183- meyvesi kendi malı olan veya meyvesinin ihtiyarı elinde bulunan şahsın başka birisiyle, kararlaştırdıkları miktarda meyve alması karşılığında belli bir süre meyve ağaçlarını sulayıp bakmasına dair yaptığı anlaşmaya "müsâkat" denir.

m. 2184- müsâkat muamelesi, sِğüt ve çınar gibi meyve vermeyen ağaçlarda sahih değildir. ama kına ve sedir gibi yapraklarından yararlanılan ağaçlarla çiçeğinden yararlanılan ağaçlarda sakıncası yoktur.

m. 2185- müsâkat muamelesinde müsâkat akdinin okunması gerekmez, ağaçların sahibi müsâkat kastıyla verir, çalışan kimse de aynı kasıtla teslim alırsa, muamele sahihtir.

m. 2186- mülk sahibi ve ağaçların bakımını üzerine alan kimse âkil ve mükellef olmalı, başka biri onları mecbur etmiş olmamalı ve şer'i hakim de onları kendi mallarında tasarruf etme hakkından men etmemiş olmalıdır. ama amelenin bu şartlan haiz olması gerekmez. ancak kendi malında tasarruf etmeye ihtiyaç duyulursa, mülk sahibi için gerekli olan şartlara o da sahip olması gerekir.

m. 2187- müsâkat müddetinin belirtilmesi gerekir. eğer başlangıcını belirtip sonunu da yılın meyvesinin toplandığı zaman olarak anlaşılırsa sahihtir.

m. 2188- her birisinin hissesi mahsulün yansı, üçte biri ve benzeri bir şekilde olmalıdır. ama meselâ meyvelerden bir ton men mülk sahibinin, geriye kalanı çalışanın diye kararlaştırırlarsa, bu muamele bâtıl olur.

m. 2189- müsâkat muamelesinin meyvelerin zahir olmasından ِnce yapılması gerekir. eğer meyvelerin zahir olmasından sonra ve olgunlaşmalarından ِnce anlaşma yaparlarsa ağacın bakımı için gerekli olan sulama işi gibi bir işin kalmış olması gerekir. bِyle olmazsa meyvelerin toplanması ve muhafazası gibi işler olsa bile sakıncalıdır.

m. 2190- kavun, hıyar ve benzeri şeylerin deveklerinde müsâkat muamelesi sahih değildir.

m. 2191- yağmur suyundan veya yerin neminden istifade edip sulanmaya ihtiyacı olmayan bir ağacın, bellemek, gübrelemek ve ilaçlamak gibi diğer işlere ihtiyacı varsa müsâkat muamelesi sahihtir. ama yapılacak bu işlerin meyvenin çoğalmasına ve iyileşmesine katkısı olmayacaksa, müsâkat muamelesi sakıncalı olur.

m. 2192- müsâkat muamelesi yapmış olan iki kişi, birbirlerinin rızasıyla anlaşmayı bozabilirler. yine müsâkat muamelesinin akdinde her ikisinin veya birinin muameleyi bozma hakkına sahip olmasını şart koşmuşlarsa, koyulan şarta uygun olarak muameleyi bozmanın sakıncası yoktur. hatta eğer muamelede koşulan her hangi bir şarta uyulmazsa, şart, yararına olan kimse, muameleyi bozabilir.

m. 2193- eğer mülk sahibi ضlürse, muamele bozulmaz, mirasçıları onun yerine geçerler.

m. 2194- ağaçların bakımı kendisine bırakılan kimse ِlürse; eğer akidde kendisinin ağaçlara bakmasını şart koşmamışlarsa, mirasçısı onun yerine geçer. ama kendileri bu işi yapmaz, ecir de tutmazlarsa şer"i hakim ِlenin malından, birisini ecir tutar, ele gelen mahsulü mülk sahibi ve ِlenin mirasçıları arasında paylaştırır. ama ağaçların bakımını kendisi yapacağına ve başkasına bırakmayacağına dair şart koşmuşlarsa, adamın ِlmesiyle anlaşma bozulur; eğer bِyle bir kararları yoksa mülk sahibi isterse muameleyi bozar veya varislerin ya da tutacaktan ecirin bağa bakmasına rıza gِsterir.

m. 2195- mahsulün tamamının mülk sahibinin olmasını şart koşarlarsa müsâkat bâtıldır; bu durumda meyve mülk sahibinindir çalışan kimse ise ücret isteyemez.

m. 2196- eğer mahsulünde ortak olmak üzere bir tarlayı ağaç dikmesi için bir başkasına bırakırsa, ihtiyaten farz olarak bu muamele batıldır. o halde eğer ağaçlar toprak sahibinin malıysa bakımından sonra yine onundur, ama, ağaçlara bakan kimsenin ücretini vermesi gerekir. eğer bakımını yapan kimsenin malı idiyse, bakımdan sonra da ağaçlar onundur, isterse ağaçlan sِkebilir, ama sِktükten sonra oluşacak olan çukurlan doldurması ve yerin kirasını da ağaçlan diktiği günden itibaren, sahibine vermesi gerekir. tarla sahibi de ağaçlan sِkmesi için onu mecbur edebilir, ama sِkülmesi yüzünden ağaçlarda bir kusur meydana gelirse onun kıymet farkını ağaç sahibine vermesi gerekir. kiralı veya kirasız olarak ağaçlarını tarlada bırakması için ağaç sahibini mecbur edemez.

havale etme hükümleri

m. 2197- eğer insan, kendisinden alacaklı olanı, alacağını başkasından alması için havale eder ve alacaklı olan da kabul ederse, havale işi yoluna girdikten sonra kendisine havale edilen kimse borçlu olur; artık alacaklı olan kimse, alacağını ضnceki borçludan isteyemez.

m. 2198- borçlu, alacaklı ve kendisine havale olunan kimselerin mükellef, akıllı olmaları ve kimse tarafından zorlanmamış olmaları ve yine sefih yani kendi malını faydasız işlerde harcayan olmamaları gerekir. yine, eğer sert hakim, bir kimseyi iflas dolayısıyla kendi malında tasarruf etmekten ِnlemişse, onun, alacağını başkasından alması için havale edemezler, kendisi de başkasına havale edemez. ama, eğer borçlu olmadığı bir kimseye havale ederse sakıncası yoktur.

m. 2199- eğer borçlu olan bir kimseye havale yapılırsa, ihtiyaten farz olarak onun kabul etmesi gerekir. ama borçlu olmayan bir kimseye havale yapılırsa ancak o kabul ettiği zaman sahihtir. yine, eğer insan, bir şey borçlu olan bir kimseye başka bir şey havale ederse, mesela arpa borçlu olan kimseye buğday havale ederse, o kabul etmedikçe havale sahih olmaz.

m. 2200- insan, havale ettiği zaman borçlu olmalıdır. buna gِre bir kimseden borç almak istiyorsa, ondan borç almadıkça onu sonradan borç olarak vereceği şeyi alması için başka bir kimseye havale edemez.

m. 2201- havale edenin ve alacaklı olanın, alınacak şeyin miktarını ve cinsini bilmeleri gerekir. meselâ, bîr kimseye on men buğday ve on lira para borçlu olur, bu iki alacağından birini filan adamdan al der ve onu belirtmezse, havale doğru değildir.

m. 2202- borç gerçekte belli olduğu halde, havale edildiği zaman borçlu ve alacaklı onun miktarını ve cinsini bilmezlerse havale sahihtir. mesela bir kimsenin alacağını deftere yazmış olur defteri gِrmeden havale eder, arkasından deftere bakıp alacaklıya alacağının miktarını sِylerse havale sahih olur.

m. 2203- alacaklı, her ne kadar havale olunduğu kimse fakir olmazsa ve onu ِdemekte kusur gِstermezse de, havaleyi kabul etmeyebilir.

m. 2204- borçlu olmayan bir kimseye havale eder, o da kabul ederse, havaleyi ِdemeden ِnce havale edenden havale bedelini alamaz. alacaklı olan kimse, alacağından daha az bir miktarla sulh yapmışsa, havaleyi kabul eden kimse, havale edenden aynı miktarı isteyebilir.

m. 2205- havale işi tamamlandıktan sonra havale eden ve kendisine havale olunan havaleyi bozamazlar. eğer kendisine havale olunan, havale zamanında fakir olmazsa yani borçta müstesna sayılan şeylerden başka havaleyi ِdeyebilecek kadar malı varsa eğer sonradan fakir olsa bile alacaklı havaleyi bozamaz. yine eğer havale zamanında fakir olur ve alacaklı da fakir olduğunu bilirse, havaleyi yine bozamaz. ama fakir olduğunu bilmiyor ve sonradan ِğrendiyse, sonradan ma) sahibi olmuşsa bile, alacaklı havaleyi bozup alacağını, havale edenden alabilir.

m. 2206- eğer borçlu, alacaklı ve kendisine havale olunan veya bunlardan biri, kendisi için havaleyi bozma hakkını şart koşmuşlarsa koyduktan bu karara uygun olarak havaleyi bozabilirler.

m. 2207- eğer havale eden kimse, alacaklının alacağını kendisi ِderse, bu durumda kendisine havale edilen kimsenin ricasıyla ِdemişse, verdiği şeyi ondan alabilir. eğer onun isteği olmadan ضder ve kastı da onun bedelini almamak idiyse, verdiği şeyi ondan istemeye hakkı yoktur.

zamin olma hükümleri

m- 2208- eğer insan, bir kimsenin borcunu vermek için zâmin olmak isterse, onun zemaneti -arapça olmasa bile- her hangi bir dille alacaklı olana, "senin alacağını ِdemek için ben zaminim" der ve alacaklı olan da kabul ettiğini anlatırsa sahihtir; asıl borçlu olanın razı olması gerekmez. zemanet anlaşmasını, zemanet name ve bu konuyu belirten bîr şeyi imzalamak suretiyle de yapabilirler. ancak alacaklının kabul etmesi gerekir.

m. 2209- zâmin ve alacaklının mükellef ve akıllı olmaları, başka birisi tararından mecbur edilmemiş olmaları, yine buluğa erdiklerinde kendi malını faydasız yerlerde harcayan sefih olmamaları gerekir. iflas dolayısıyla seri hakim tarafından malında tasarruf etmek hakkından men edilen kimsenin alacağı konusunda başkası zâmin olamaz. ama bu şartlar borçlu için geçerli değildir. mesela, bir kimse çocuğun, delinin veya sefihin borcunu ِdemek için zamin olur ve alacaklı da kabul ederse zemanet sahihtir.

m. 2210- zâmin olmak için şart koşarsa, meselâ, "eğer borçlu olan senin borcunu vermezse ben veririm" derse, ihtiyaten farz olarak onun zemaneti geçerli sayılmamalıdır.

m. 2211- insanın, vereceğine zâmin olduğu kimsenin borçlu olması gerekir. buna gِre eğer bir kimse, başka

birisinden borç almak isterse, borç almadıkça insan ona zâmin olamaz.

m. 2212- insan; ِdenecek şeyin türü, alacaklı ve borçlu belli olduktan sonra zâmin olabilir. o halde eğer iki kişi, birisinden alacaklı olur ve insan, ben sizden birinizin alacağını vermeye zaminim derse, hangisinin alacağına zamin olduğunu belirtmediği için ihtiyaten farz olarak onun zemaneti batıldır. yine bir kimse, iki kişiden alacaklı olur ve insan, ben ikisinden birinin borcunu sana ِdemek için zaminim derse, onlardan hangisinin borcunu ضdemeye zamin olduğunu belirtmediği için ihtiyaten farz olarak onun zemaneti batıldır; yine, bir kimse, başka birisinde on men buğday ve on lira para alacaklı olursa, insan, "ben, senin o iki alacağından birini ِdemek için zaminim" der ve buğdaya mı yoksa paraya mı zamin olduğunu belirtmezse, ihtiyaten farz olarak onun zemaneti sahih değildir.

m. 2213- eğer alacaklı olan kimse, alacağını zamine bağışlarsa, zamin, borçludan hiç bir şey alamaz ve eğer bir miktarını bağışlamışsa, o miktarı alamaz.

m. 2214- eğer insan, bir kimsenin borcunu vermek için zâmin olursa, kendi zemanetinden vaz geçemez.

m. 2215- zâmin ve alacaklı, zaminin zaminliğini istediklerinde bozmak için şart koşabilirler.

m. 2216- eğer insan, zamin olduğu zaman alacaklının alacağını verebilir durumdaysa, sonradan fakir olsa bile alacaklı, zâminin zaminliğini bozup alacağını ilk borçludan isteyemez. aynen eğer zamin olduğu zaman borcu ِdeyemeyecek durumda olur ve bunu alacaklı bilir ve onun zamin olmasına razı olursa yine onun zaminliğini bozamaz.

m. 2217- eğer insan, zâmin olduğu zaman alacaklının veremeyecek durumda olur alacaklı da bunu o zaman bilmez ve sonradan ِğrenirse, onun zaminliğini bozabilir.

ama alacaklı nu ضğrenmeden ِnce, borcu verebilecek duruma gelirse, onun zaminliğini bozması sakıncalıdır.

m. 2218- bir kimse, borçlunun izni olmadan onun borcunu ِdemeye zamin olursa, ondan bir şey alamaz.

m. 2219- bir kimse, borçlunun izniyle onun borcunu ِdemeye zamin olursa, zamin olduğu miktarı ondan alabilir. ama onun borçlu olduğu şeyin yerine alacaklıya başka bir şey vermişse, verdiği şeyi ondan alamaz. mesela, on men buğday borçlu olur, zamin de on men pirinç verirse, pirinci ondan isteyemez, ama pirinç vermeye kendisi razı olursa sakıncası yoktur.

nikah veya evlenme hükümleri

evlenme akdinin okunmasıyla kadın, erkeğe helal olur. o da iki kısımdır: sürekli geçici, içinde evlilik süresi belirtilmeyen akde, daimi akd denir; bu akdla evlenen kadına "daime" denir. evlilik süresi belirtilen akde,geçici akd denir; bir kadını, bir günlüğüne, bir aylığına, bir yıllığına veya daha fazla bir zaman için nikahlamak amacıyla nikahlamak gibi. bu tür nikah akdiyle nikahlanan kadına mut'a veya sıyga denir.

akd hükümleri

m. 2220- ister sürekli olsun ister geçici, evlilikte akid'in okunması gerekir. yalnızca kadın ve erkeğin razı olması yeterli olmaz. nikah akidni ya kadın ve erkeğin kendileri okur, ya da kendileri adına okunması için başka birini vekil tayin ederler.

m. 2221- vekilin erkek olması gerekmez kadın da, başka birine vekil olarak nikah akdini okuyabilir

m. 2222- kadın ve erkek, vekillerinin evlenme akdini okuduğuna yakin etmedikçe birbirlerine mahrem bir şekilde

bakamazlar. vekilin akdi okuduğunu zannetmek yetmez. ama vekil; "akdi okudum" derse yeterlidir.

m. 2223- eğer kadın, bir kimseyi, kendisini mesela on gün için bir erkeğe nikahlaması için vekil yapar ve on günün başlangıcını da belirtmezse; eğer kadının sِzünden vekile tam yetki verdiği anlaşılırsa o vekil, onu istediği her zaman, o erkek için, on günlüğüne nikahlayabilir. ama eğer kadının belli bir gün veya saat kast ettiği anlaşılırsa, nikah akdini onun kastına uygun olacak şekilde okumalıdır.

m. 2224- bir kişi, sürekli ve geçici nikahın akdini okumak üzere iki kişi tarafından vekil olabilir. yine insan, kadın tarafından vekil olup onu, kendisi için sürekli ve geçici olarak nikahlayabilir. ama nikah akdini iki kişinin okuması ihtiyaten müstehaptır.

sürekli akid okumanın düsturu

m. 2225- daimi akdi, kadın ve erkeğin kendileri okumak isterlerse ilk ِnce kadın:

(belirlenen mehir karşılığında kendimi sana eş yaptım) der. bundan sonra ara verilmeden erkek çojîll cxi    (evliliği kabul ettim) der. bِylece

akid sahihtir. kendileri adına nikah okuması için başka birini vekil yapmışlarsa, bu durumda mesela, erkeğin ismi ahmet ve kadının ismi fatma olursa, kadının vekili:

der ve hemen arkasından ara vermeden erkeğin vekili:

derse nikah akdi sahihtir.

geçici akid okumanın düsturu

m. 2226- geçici nikah akdini, kadın ve erkeğin kendileri okumak isterlerse, mehîri ve süreyi belirttikten sonra kadın,

(belirlenen süre içerisinde ve belirtilen mehir karşılığında kendimi sana eş yaptım) der ve ara vermeden peşinden erkek: zzlî (kabul ettim) derse sahihtir. eğer başkasını kendileri adına vekil yapmışlarsa kadının vekili erkeğin vekiline:

der ve ara vermeden erkeğin vekili: iasoi ı?iijcjj       ^erse nikah akdi sahihtir.

akdin Şartlari

m. 2227: evlenme akdinin bir kaç şartı vardır:

1-evlenme akdi, sahih arapça ile okunmalıdır, ama eğer

kadın ve erkeğin kendileri, akdi doğru arapça olarak

okuyamazlarsa, ihtiyaten farz olarak sahih arapça okuyan

birini vekil etmelidirler. ama bu da mümkün olmazsa,

kendileri konuştukları dille okuyabilirler. ama ^x_ji jc »jj

"eş yaptım" "kabul ettim" kelimelerinin manalarını anlatan bir lafzı sِylemeleri gerekir

2-    kadın ve erkeğin veya nikah akdini okuyan vekillerin inşa kasıtları olmalıdır. yani eğer kadın ve erkeğin kendileri akdi okuyorlarsa, kadının n(-r-i; <-&*■)> demekle kastı, kendisini onun karısı yapmak olmalı ve erkek de «£j>j icjj». demekle kastı, onun kendisine kadın olmasını kabul etmek olmalıdır. ama eğer akdi, kadın ve erkeğin vekilleri okuyorsa, vekillerin,

nw-l> i w»*-,»j* demekle kasıtları kendilerini vekil yapanların kan, koca olmaları olmalıdır.

nikah akdini okuyan kimse, ister kendi adına okusun, ister başkası tarafından vekil olsun, akıllı ve baliğ olmalıdır.

kadın ve erkeğin vekilleri veya onların velileri, nikah akdini okurken kadın ve erkeği belirtmelidirler, mesela; onların isimlerini zikretmeliler veya onlara işaret etmeliler. o halde birkaç kızı olan biri, erkeğe: .,

(sana kızlarımdan birini zevce yaptım) derse, erkek de cxŞ  (kabul ettim) derse, akd okuduğunda kız

belli olmadığından nikah batıl olur.

5-    kadın ve erkek evliliğe razı olmalılar ama kadın zahiren istemeyerek kabul eder fakat kalben razı olduğu belli olursa nikah akdi sahihtir.

m. 2228- eğer nikah akdinde, akdin manasını bozacak şekilde bir harfi bile yanlış okursa, akid batıl olur.

m. 2229- arap dili edebiyatını bilmeyen kimsenin eğer okuması düzgün olur ve akidde bulunan her kelimenin manasını ayrı ayrı bilirse, her sِzden kendi manasını kast ederek akdi okuyabilir.

m. 2230- eğer bir kadını, bir erkeğe onların izni olmadan nikahlarlarsa, sonradan kadın ve erkek akde razıyız derlerse, nikah sahihtir.

m. 2231- eğer erkek ve kadını veya o ikisinden birini, evliliğe mecbur ederlerse, akid yapıldıktan sonra razı olurlar ve o akide razıyız derlerse nikah sahihtir.

m. 2232- baba ve baba dedesi (ceddi) buluğa ermemiş çocuğu veya buluğa deli olarak ermiş çocuğunu evlendirebilir. çocuk baliğ olduktan ve deli akıllandıktan sonra onun için yapılan evlilikte bir kِtülük olmazsa onu bozamaz. ama eğer evlilikte bir kِtülük varsa, akid fuzulidir. isterlerse kabul ederler, isterlerse de bozabilirler.

m. 2233- bulûğ çağına yetişip reşide olmuş (yanı kendi çıkarını ayırt edebilir) bir kız, evlenmek isterse ve bakireyse ihtiyaten farz olarak babasından veya dedesinden izin almalıdır. anasının ve kardeşlerinin izni gerekmez.

m. 2234- baba ve dede, kendilerinden izin alınamayacak derece hazırda bulunmazlarsa kızın da evlenmeye ihtiyacı olursa onlardan izin alması gerekmez yine eğer baba ve dede şer'en ve ِrfen kıza eş (birbirlerine uygun) sayılan birisiyle evlenmekten kızı men ederlerse ve kızın da evlenmeye ihtiyacı olursa izin alması gerekmez. yine bakire olmayan bir kızın bekareti ِnceden evlenmek suretiyle gitmişse baba ve dedesinden izin alması gerekmez.

m. 2235- eğer baba veya dede, buluğ çağına ulaşmamış çocuğunu evlendirirse, çocuk buluğ çağına ulaştıktan sonra hanımının nafakasını temin etmelidir.

m. 2236- baba veya dede, buluğ çağına ulaşmamış çocuğunu evlendirirse, çocuğun evlenme zamanı malı varsa, kadının mehrini vermek için borçlu olur. eğer evlenme zamanı malı yok idiyse, babası veya dedesi kadının mehrini vermelidir.

evlen il m es i haram olan kadınlar

m. 2237- anne, kız kardeş ve kayın valide gibi insana mahrem olan kadınlarla evlenmek haramdır.

m. 2238- bir kimse, bir kadını kendisi için nikahlayan kimse, o kadınla temasta bulunmamış bile olsa, onun annesi, annesinin annesi, babasının annesi yukarıya doğru ne kadar çıkılırsa çıkılsm o erkeğe haram olur.

m. 2239- kendisine nikahladığı kadınla temasta bulunmuşsa, o kadının kızı, kızının ve oğlunun torunu ve ne kadar aşağı inilirse inilsin.ister nikah zamanı dünyada olsun ister nikahtan sonra dünyaya gelmiş olsun o erkeğin mahremi olurlar.

m. 2240- kendisi için nikah ettiği kadın, onun nikahı altında bulunduğu müddetçe, o kadınla temasta bulunmamış bile olsa, onun kızıyla evlenemez.

Back Index Next