|
|||||||||||||||||||||
|
m. 2241- babanın hala ve teyzesi, dedenin hala ve teyzesi, annenin hala ve teyzesi, anneannenin hala ve teyzesi yukarıya doğru ne kadar çıkılırsa çıkılsın insanın mahremidirler m. 2242- erkeğin babası ve dedesi ne kadar yukarı çıkılırsa çıkılsın, oğlu ve kızından ve oğlundan olan torunu ne kadar aşağı inilirse inilsin, ister nikah zamanında dünyada olsun ister sonradan doğmuş olsun kadının mahremidirler. m. 2243- ister daimi olsun ister geçici, bir kadını kendisine nikahlamışa, o kadın nikahı altında bulunduğu müddetçe, kadının kız kardeşini nikahlayamaz. m. 2244- kendi kananı, talak kitabında sِylendiği tertibe gِre ric'i talak vermişse, bu kadının iddeti süresince onun kız kardeşini nikahlayamaz. hatta daha sonra sِylenilecek bâin talak iddesin de de onun kız kardeşiyle evlenmekten sakınmak ihtiyaten müstehaptır m. 2245- insan, karısının müsaadesi olmadan, karısının erkek ve kız kardeşinin kızıyla evlenemez. fakat eğer hanımının izni olmadan onların nikah akdini okur ve sonradan da hanımı bu akde razıyım derse sakıncası yoktur. m. 2246- eğer kadın; kocasının, erkek veya kız kardeşinin kızıyla nikahlandığını anlar ve hiç bir şey sِylemezse, sonradan rizayet gِstermediği taktirde onların nikahları bâtıl olur. hatta onun konuşmamasından içinden razı olduğu anlaşılsa bile, ihtiyaten farz olarak kocasının onun kardeşinin kızından ayrılması gerekir; ama sonradan izin verirse sakıncası yoktur. m. 2247- müslüman bir kadın kâfir bir erkeğe nikahlanamaz. müslüman bir erkek de kâfir kadınlarla daimi bir surette evlenemez. ama hıristiyan ve yahudi gibi ehli kitap kadınları siğa etmenin sakıncası yoktur. m. 2248- insan, halasının veya teyzesinin kızını almadan ِnce onların annesiyle zina etmişse, artık onlarla evlenemez. m. 2249- eğer hala veya teyze kızıyla evlenir ve onlarla ilişki kurmadan ِnce, onların annesiyle zina yaparsa, ihtiyaten farz olarak onlardan ayrılmalıdır. m. 2250- kendi hala ve teyzesinden başka bir kadınla zina yaparsa ihtiyaten farz olarak onun kızıyla evlenmemelidir. ama bir kadını nikahlayıp onunla ilişkide bulunduktan sonra, onun annesiyle zina ederse, karısı ona haram olmaz. eğer nikahladığı kadınla ilişkide bulunmadan ِnce, annesiyle zina yaparsa ihtiyaten farz olarak o kadından ayrılmalıdır. m. 2251- ric'i talak idde tindeki bir kadınla zina ederse, o kadın ona haram olur. eğer mut'a idde tinde, bâin talak idde tinde veya vefat idde tinde olan bir kadınla zina yaparsa sonradan onu nikahlayabilir. ric'i talak, mut'a iddeti ve vefat idde tinin anlamlan talak hükümleri bahsinde işlenecektir. m. 2252- iddette olmayan kocasız bir kadınla zina ederse, sonradan o kadını kendisine nikahlayabilir. ama o kadın bîr hayız gِrünceye kadar sabretmesi ve sonra onu nikahlaması ihtiyaten müstehaptır. eğer başka birisi o kadını nikahlamak isterse yine aynıdır. m. 2253- başkasının idde tinde olan bir kadını nikahlarsa,erkek ve kadın veya onlardan bin, kadının iddetinin tamamlanmadığını bilirse ve iddetli bir kadını nikahlamanın haram olduğunu da bilirse, nikahtan sonra kadınla temasta bulunmamış bile olsa, o kadın, o erkeğe haram olur. m. 2254- bir kadını kendisi için nikah etse ,sonradan o kadının iddette olduğu anlaşılsa,onlardan hiç birisi ne kadının iddette olduğunu ve ne de iddetli kadını nikah etmenin haram olduğunu bilmiyorlardıysa, kadınla cima etmişse o kadın, o erkeğe haram olur. m. 2255- insan, kocası olduğunu bildiği bir kadınla evlenirse, ondan ayrılmalıdır. sonradan da onu kendisine nikahlayamaz. m. 2256- kocası olan bir kadın zina yaparsa, kendi kocasına haram olmaz, eğer tِvbe etmez ve bu işe devam ederse ve zina kâr olarak meşhur olursa ihtiyaten farz olarak onu boşamalıdır. ancak mehrini de vermelidir. m. 2257- talak verilmiş bir kadın ve sığa yapılıp kocası müddetini bağışlamış veya müddetim tamamlamış bir kadın, bir süre sonra evlenir ve sonradan da ikinci evlilik akdi yapılırken birinci kocasından olan idde tinin bitip bitmediğinden şüphe ederse, kendi şüphesine itibar etmemesi gerekir. m. 2258- livata yaptıran erkek çocuğunun annesi, kız kardeşi, kızı, livata yapana haram olur. ama eğer livata yapan baliğ olmazsa, haram olma hükmü zordur. ama dahil olup olmadığında şüphe ederse ona haram olmazlar. m. 2259- bir kimsenin annesiyle, kız kardeşiyle veya kızıyla evlenip dahil ettikten sonra o kimseyle livata yaparsa, onlar ona haram olmazlar. ama evlendikten sonra dahil etmeden ضnce livata yaparsa, ihtiyaten farz olarak o kadın ona haram olur. m. 2260- insan, haccın veya umrenin amellerinden biri olan ihram halinde, bir kadınla evlenirse, nikah akdi batıldır, eğer o halde iken kadın almanın kendisine haram olduğunu biliyorduysa, artık o kadını nikahlayamaz. m. 2261- ihram halinde olan bir kadın, ihram halinde olmayan bir erkekle evlenirse onun nikah akdi bâtıldır.eğer kadın, ihram halinde iken evlenmenin haram olduğunu biliyorduysa, sonradan o erkekle evlenmemesi farzdır m. 2262- eğer erkek, haccın amellerinden biri olan kadınlar tavafını yerine getirmezse, muhrim (ihramlı) olmak vasıtasıyla ona haram olan karısı, helal olmaz, yine, kadın,kadınlar tavafını yapmazsa, kocası ona helal olmaz. ama eğer sonradan kadın tavafını yaparlarsa, birbirlerine helal olurlar. m. 2263- bir kimse, buluğa ermemiş bir kızı kendine nikahlayıp dokuz yaşını doldurmadan onunla ilişkide bulunarak ifza olmasına sebep olursa, artık hiç bir zaman onunla ilişkide bulunamaz. m. 2264- üç defa talak verilmiş bir kadın.kocasına haram olur. talak kitabında izah edilen şartlara uygun olarak başka bir erkekle evlenirse, sonradan ِnceki kocasıyla tekrar nikahlanabilir daimi aktin hükümlerim. 2265- daimi akitle evlenmiş olan bir kadın, kocasının izni olmadan evden dışarı çıkmamalıdır, kendini kocasının istediği her lezzet için teslim etmelidir. Şer1] bir mazereti olmadıkça, kocasının onunla cima etmesini ِnlememelidir. eğer bu konularda kocasına itaat ederse, yemek, elbise, ev ve kitaplarda bahsedilen diğer ihtiyaçlarını temin etmek kocasına farz olur. kocası bunları temin etmezse, ister bunları temin etmeye gücü yetsin, isterse gücü yetmesin hanımına borçlu olur. m. 2266- eğer kadın, ِnceki meselede sِylenen konularda kocasına itaat etmezse günahkardır ve yemek, elbise, ev ve beraber yatma hakkı yoktur, ama onun mehri yok olmaz. m. 2267- erkeğin, kadını ev işlerine mecbur etmeğe hakkı yoktur. m. 2268- kadının yolculuk masrafı, ikametteki masrafından fazla olursa kocası ِdemeye mecbur değildir, ama kocası kadını yolculuğa gِtürmek isterse onun yolculuk masrafını da vermelidir. m. 2269- kocasına itaat eden bir kadın, kocasından masrafını istediğinde kocası vermezse, kocasını nafakasını ِdemeye mecbur etmesi için seri hakime başvurabilir. eğer mümkün olmazsa, adil müminlere, o da mümkün olmazsa fasık müminlere başvurabilir. eğer kocasını nafakayı vermeye mecbur etmek mümkün olmazsa, her gün o günün harcı kadar izinsiz olarak kocasının malından alabilir. bu da mümkün olmazsa, kendi geçimini hazırlamaya mecbur katırsa, nafakasını teinin için uğraştığı zamanlarda kocasına itaat etmek ona farz olmaz. m. 2270- erkek, daimi nikahı altında bulunan hanımıyla temasta bulunmayı dِrt aydan fazla terk edemez. m. 2271- eğer daimi akdin mehri belirtmezlerse nikah sahihtir. erkek kadınla cima ederse, onun benzeri kadınların mehri kadar mehir vermelidir. m. 2272- daimî akit yapılırken, mehri vermek için süre belirtilmemişse, kadın mehir almadıkça, ister kocası mehri verecek güce sahip olsun, ister olmasın, kocasının kendisiyle cima etmesini ِnleyebilir. ama mehir almadan ilişkide bulunmaya razı olursa ve kocası da onunla ilişkide bulunursa artık şer*i bir mazereti olmadıkça kocasının ilişkide bulunmasını engelleyemez. mut'a (sıyga) nikahım. 2273- kadını siyga yapmak lezzet almak için olmazsa bile sahihtir. m. 2274- kocanın, kendi mutasını dِrt aydan fazla terk etmemesi gerekir. m. 2275- siyga olan bir kadın, akıt yapılırken, kocasının kendisiyle ilişkide bunmamasını şart koşarsa, akdi ve şartı sahihtir, kocası sadece onunla diğer lezzetleri alabilir, ama sonradan ilişkiye de razı olursa kocası onunla ilişkide bulunabilir. m. 2276- siyga olan kadın, kocasından hamile kalsa bile nafaka hakkı yoktur. m. 2277- siyga olan kadının erkeğini mecbur edici bir şekilde beraber yatma hakkı yoktur. kocası ondan o da kocasından miras atamaz. m. 2278- siyga olan kadın, kocasının üzerinde nafaka ve beraber yatma hakkı olmadığını bilmiyorduysa bile onun akdi sahihtir. bilmediği için kocası üzerinde bir hakka sahip olmaz. m. 2279- siyga olan bir kadın, kocasından izinsiz olarak dışarı çıkabilir ama dışarı çıkmasıyla kocasının haklan zayi olursa dışarı çıkması haramdır. m. 2280- bir kadın, belli bir mal ve müddetle kendisine siyga etmesi için bir erkeği vekil tutar, erkek de onu daimi nikahla kendisine nikahlarsa veya belirtilen mal ve müddetten farklı bir mal ve müddetle nikahlarsa; kadın bu işi anladığı zaman razıyım derse akit sahihtir, razıyım demezse batıldır. m 2281- baba ve dede, bir kadım kendisine mahrem yapmak için buluğa ermemiş oğluna bir saatliğine, iki saatliğine nikahlayabilir. yine mahrem olmak için buluğa ermemiş kızını bir kimseye nikahlayabilir, ama bu nikah kızı için bir zarar getirmemelidir. m. 2282- eğer baba veya dede kendilerinden uzakta olan ve yaşayıp yaşamadığı belli olmayan bir kız çocuklarını, mahrem olmak için başka bir ' kimseye nikahlarlarsa, zahiren mahrem olma durumu hası! olur. ama, daha sonra, akit zamanında kızın hayatta olmadığı anlaşılırsa, akit batıldır ve bu akit dolayısıyla zahiren aralarında mahremiyet hasıl olan kimseler tekrar nâmahrem olurlar. m. 2283- eğer erkek, sıyganın müddetini kadına bağışlarsa, onunla ilişkide bulunmuşsa kararlaştırdıktan şeyin hepsini, eğer ilişkide bulunmamışsa yansını vermelidir. m. 2284- erkek, kendi siygasında olup iddeti bitmemiş bir kadını daimi akdine alabilir. bakma hükümlerim. 2285- erkeğin, namahrem kadının vücuduna bakması, ister şehvet için olsun ister olmasın haramdır. ellere ve yüze bakmak eğer şehvetle olursa haramdır. ama lezzet kastı olmadan bakmanın sakıncası yoktur. yine kadının, namahrem olan erkeğin vücuduna bakması, ister şehvet için olsun, ister olmasın, haramdır, bulûğa ermemiş kız çocuğunun bedenine, yüzüne ve saçına bakmanın şehvet kastıyla olmazsa ve bakmak yüzünden insan, harama düşeceğinden de korkmazsa sakıncası yoktur. m. 2286- kafir kadınların vücutlarının genelde ِrtmedikleri yerlerine şehvet kastı olmadan bakmanın harama düşme korkusu olmazsa sakıncası yoktur. m. 2287- kadın, kendi beden ve saçını namahrem erkekten saklamalıdır (ِrtmelidir). hatta ihtiyaten farz olarak beden ve saçını buluğa ermediği halde iyiyi-kِtüyü ayırt edebilen ve şehvetle bakacak bir hadde ulaşmış erkek çocuğundan da saklamalıdır. m. 2288- başkasının avret yerine bakmak cam arkasından, aynadan, saf sudan veya benzeri bir şeyden bile olsa, haramdır. ihtiyaten farz olarak mümeyyiz çocuğun avret yerine de bakılmamalıdır. ama kan, koca birbirlerinin her yerlerine bakabilirler. m. 2289- birbirlerine mahrem olan kadın ve erkek, eğer şehvet kastları olmazsa, birbirlerinin avret yerinden başka bütün bedenlerine bakabilirler. m. 2290- erkek, başka bir erkeğin bedenine şehvet kastıyla bakmamalıdır, kadının da başka kadının bedenine şehvetle bakması haramdır. m. 2291- eğer bir erkek, bir kadının bedenine muayene etmek için bakmak ve bedenine elini sürmek zorunda kalırsa sakıncası yoktur. ama bakmak suretiyle muayene edebilecekse, e! sürmemelidir. eğer elini sürmek suretiyle muayene edebilecekse ona bakmamalıdır. m. 2292- însan, birisini muayene etmek için onun avret yerine bakmak zorunda kalırsa, karşısına ayna koyup aynadan bakmalıdır. ama avret yerine bakmaktan başka çaresi yoksa sakıncası yoktur. evlilikle ilgili diğer meselelerm. 2293- karısı olmaması yüzünden harama düşecek olan kimsenin evlenmesi farzdır. m. 2294- eğer kadın, ben yaiseyim derse, onun sِzünün itibarı yoktur, ama kocam yoktur derse, sanık olmazsa sِzü kabul edilir. fakat sanık olursa araştırması daha iyidir. m. 2295- insan bir kadınla evlendikten sonra, o kadının kocası olduğunu bir kimse sِyler, kadın da kocası olmadığını sِylerse eğer şer’en kadının kocasının olduğu tespit edilemezse, kadının sِzü kabul edilmelidir. ama güvenilir bir kişi sِylerse ihtiyaten farz olarak talak yoluyla kadından ayrılmalıdır. m. 2296- hür, müslüman ve akıllı olan bir kadının bir kızı olsa, o kız yedi yaşını tamamlamadıkça babası onu annesinden ayıramaz. m. 2297- baliğ olmuş yani mükellef olmuş bir kızı, kocaya vermede acele etmek müstehaptır, hazret-i sadık aleyhısselam buyuruyor ki: insanın mutluluklarından birisi, kızının kendi evinde hayız gِrmemesidir. vasiyet hükümlerim. 2298-vasiyet; insanın, ِlümünden sonra kendisi için bazı işlerin yapılmasını ısmarlamasına veya ِlümünden sonra malından bir şeylerin başkasının mülkiyetine geçmesini sِylemesine ya da kendi evladı ve kefaletini elinde bulundurduğu kimseler için belirli bir kimseyi vekil (kayyım ) tayin etmesine denir. kendisine vasiyet edilen kimseye vâsi denir. m. 2299-vasiyet etmek isteyen bir kimse, dilsiz olmasa bile maksadını anlatan bir işaretle vasiyet edebiler. m. 2300- ضlen kimsenin, altını imzaladığı veya mühürlediği bir yazısını gِrüp onun maksadını anlasalar, vasiyet etmek için yazdığı da anlaşılırsa, yazıya uygun olarak amel etmelidir. m. 2301- vasiyet eden kimsenin akıllı ve baliğ olması gerekir. ama on yaşında olup iyiyi kِtüden ayırt edebilen mümeyyiz çocuk cami, kِprü, su deposu yapımı gibi iyi işler için vasiyet etmişse sahihtir. ayrıca insan kendi ihtiyarıyla vasiyet etmelidir. yine vasiyet edenin buluğa erdikten sonra sefih olmaması gerekir; ancak vasiyet ederse sahihtir, ِzellikle de iyi işlerde ve seri hakimin onu kendi malım kullanmaktan men etmeden ِnce. m. 2302- kasten kendisini yaralayan veya zehir içen ve bunun vasıtasıyla ِleceği kesin olan veya zan edilen bir kimse, malının bir kısmının bir iş için harcanmasını vasiyet ederse, sahih değildir. m. 2303- insan, bir şeyin bir kimseye verilmesini vasiyet ederse, vasiyet eden hayatta olsa bile, o kimse, ancak onu kabul ettikten sonra ona malik olur; ama en zahir, malik olması için vasiyeti reddetmemesi yeterlidir. çünkü reddetmesi vasiyeti geçersiz kılar. m. 2304- insan, ِlüm alametlerini kendinde gِrmeye başlayınca, hemen üzerinde olan halka ait emanetleri sahiplerine geri çevirmelidir. eğer halka borcu varsa ve onların verilme zamanı gelmişse vermelidir. eğer kendi veremiyorsa veya onun verilme zamanı gelmemişse, vasiyet etmeli ve vasiyetine şahit gِstermelidir. ama onun borcu belli ise ve mirasçılarının vereceğinden de eminse, vasiyet etmesi gerekmez. m. 2305- ِlüm alametlerini kendinde gِrmeye başlayan kimsenin humus ve zekat borcu varsa veya başkasının herhangi bir hakkını zayi etmişse hemen vermelidir. eğer veremiyorsa, kendisinin de malı varsa veya başkasının onları edâ edeceğine ihtimal veriyorsa vasiyet etmelidir; eğer üzerine hac farz olmuşsa o da aynıdır. m. 2306- ضlüm alametlerini üzerinde gِrmeye başlayan bir kimsenin namaz ve oruç kazası varsa, bunları ücretle yapacak birisinin tutulmasına malından vasiyet etmelidir eğer malı yoksa, birisinin onları ücret almadan yerine getireceğine ihtimal veriyorsa yine vasiyet etmesi farzdır. namaz ve oruç kazaları daha ِnce kazası (büyük oğla farz olan babanın kaza namazları bahsinde) sِylendiği gibi büyük oğul üzerine farz olursa ona bilgi vermelidir m. 2307- ضlüm alametlerini üzerinde gِrmeye başlayan bir kimsenin, başkasının yanında malı varsa veya bir yere gizlemişse, mirasçıları bilmiyorsa ve bilmemeleri yüzünden haklan zayi olacaksa onlara bilgi vermesi gerekir. kendi küçük çocukları için vekil tayin etmesi gerekmez, ama vekil tayin etmediği takdirde onların haklan zayi olacaksa veya kendileri telef olacaklarsa, onlar için emin bir vekil tayin etmelidir.
aliŞ-veriŞ hükümleri
|
Back | Index | Next |